Bölüm 3.2

167 39 22
                                    

BÖLÜM 3-PART 2

Bu yazarın sizden ufak bir dileği var!

Daha fazla kişiye ulaşabilmem için hikayeyi beğeniyorsanız bir oy bırakmayı, aşağıdaki yıldıza dokunmayı unutmayın! Fikirlerinizi de yoruma bırakırsanız çok mutlu olurum :) Tüm yorumlara cevap vereceğim :) Keyifli okumalar :)

Dediğini yaptım. Bir anda havada uçuyor gibi hissettim. Hani asansör aşağı inerken bir boşluğa düşer gibi hissederdiniz ya tam olarak öyleydi. Birkaç saniye içinde kulağıma kuş sesleri gelmeye başladı ama Barlas gözlerimi açmamı söyleyene dek gözlerimi açmadım. Görebileceklerim artık beni korkutuyordu.

-Korkma, açabilirsin gözlerini, dedi. Gözlerimi açıp etrafıma baktım. Kocaman uçsuz bucaksız yemyeşil bir ormanın içerisinde kocaman bir ağacın önünde duruyorduk. Ağacın gövdesi o kadar genişti ki arkasında kalan ahşap evi başımı biraz sağa doğru eğdiğimde görebilmiştim. Evin önünde kısa çitlerle çevrilmiş minik bir bahçe vardı. Bahçe rengarenk çiçeklerle doluydu. Yabani çiçeklere benzemiyorlardı. Hepsi özenle dikilmiş gibi sıralıydı, hiçbiri birbirine karışmamıştı. Bahçenin sahibi her kimse bahçesine özenle bakıyor gibi görünüyordu.

-Burada, biri mi yaşıyor?

Sorumla birlikte Barlas da eve doğru döndü.

-Ah, Kübey Hatun'un evi burası, dedi ve bana döndü. "Senin için nam-ı diğer Deli Kadın."

Gülmeye başladı. Birkaç saniye sinirli bakışlar attıktan sonra tekrar eve baktım.

-Aslında burayı hatırlıyor olman lazım, buraya kadar geldiğini söyledin.

-Buraya geldikten sonra bir öksürük kriziyle birlikte bende film kopmuştu. O yüzden burayı pek de inceleme şansım olmadı.

Başını öne doğru salladı. Küçük ahşap eve tekrar göz attım.

-Kübey Hatun. Neden Uçmag'da yaşamıyor?

Eve kısa bir bakış attı ve omuz silkti.

-Sadece bazı Tanrı ve Tanrıçalar gökte yaşar. Bazıları Yeraltında yaşar. Kübey de yeryüzünde yaşıyor. Şöyle ki, evren üç kattan oluşuyor. Gök, Yer ve Yeraltı. Gökteki dokuz katta İyilik Tanrı ve Tanrıçaları yaşarken Yeraltındaki dokuz katta ise Kötülük Tanrı ve Tanrıçaları yaşar. Yeryüzü ise insanlara bahşedilmiş. Senin gördüğün, bizim yaşadığımız yer Gökteki ilk kat olan Uçmag idi. Tüm bu katlar Ulu Kayın ile birbirine bağlanır. Ulu Kayın için bir geçiş portalı da diyebiliriz aslında. Biz şimdi Ulu Kayın'ı kullanarak Uçmag'a gideceğiz.

-Peki, Kübey Hatun? Gökte yaşamıyor, yeraltında da yaşamıyor. İyi mi, kötü mü?

-Kübey bir doğum tanrıçasıdır yani iyilik tanrıçası. Kadınlar doğum yaparken onların yanında durur ve onları korur.

-Nasıl yani? Dünyada milyonlarca doğum aynı anda oluyor, bu nasıl mümkün olabilir?

-Deren, bir Tanrıça'dan bahsediyoruz, farkındasın değil mi?

-Haklısın, tabii ki bunu halledecek güçlere de sahip, dedim bakışlarımı yere indirerek. "Peki, doğum yapan kadınları... Tam olarak neyden koruyor?"

-Al Karısı.

-Ne?

-Bak bunları sana saatlerce anlatabilirim ama yetişmemiz gereken bir yer var. Biraz daha çene çalarsak ancak şenlik alanının temizlenmesine yetişebiliriz, dedi imalı imalı.

-Geç mi kaldık?

-Henüz değil ancak acele etmemiz gerekiyor.

Başımla onayladım. Onayımla birlikte tepesi gökyüzünde kaybolacak kadar büyük olan ağaca doğru ilerledi. Ağacın koca gövdesine doğru elini uzatmasıyla ağacın ortasında yeşil bir ışık huzmesi belirdi. Huzme hızla büyüdü ve bir kapıya dönüştü. Kapıyı açtı ve bana döndü.

UÇMAKWhere stories live. Discover now