Bölüm 10.1

65 23 10
                                    

Bu yazarın sizden ufak bir dileği var :)

Bu hikayeyi paylaşabilmek için çok uzun süre bekledim ve çok emek verdim. Hepinizden rica ediyorum hikayeyi beğendiyseniz ufak bir yorumu ve oy kullanmayı unutmayın!

Not: Bu yazar bölümleri öncesinde çok uzun yazdığı için buraya sizi sıkmamak adına bölerek atıyor. O yüzden part olarak ilerliyoruz. Keyifli okumalar :))

BÖLÜM 10-PART 1

Günçe Teyze beş gündür benim gitmeme müsaade etmemişti. Sürekli onun gözü önünde olmam gerektiğini hala bakıma ihtiyacım olduğunu söylese de ben kendimi artık daha iyi hissediyordum. O günden beri ateşim yükselmemişti, baş ağrım yoktu. Yorgun değildim. Ancak göğsümdeki ağırlık ilk günkü gibi duruyordu. Onu neden gördüğümü öğrenmeden de bu ağırlıktan kurtulamayacaktım. Doğru düzgün uyuyamaz olmuştum. Bunun vizyon olma ihtimali beni o denli korkutuyordu ki bir türlü uyku tutmuyordu. Uyusam bile gecede üç dört defa kabuslardan kan ter içinde uyanıyordum.

Tam şu anda evime, yatağıma ve Doğa'ya çok ihtiyacım vardı. Yeryüzüne dönsem hepsi geçecek arkamda bırakacağım bir rüya olacak gibi geliyordu. Bense hayatıma kaldığım yerden devam edecek ve bir daha buraya hiç dönmeyecektim.

Bahçedeki salıncakta otururken Doruk'un yanıma gelip oturmasıyla düşüncelerimden sıyrılmıştım.

-Bugün nasılsın bakalım?

Olanlardan kendini suçladığı için Doruk bu üç gün boyunca sürekli beni ziyaret etmişti. Mutlaka günde bir kere beni görmeye gelmiş, halimi hatrımı sormuş ve bazen saatlerce yanımda kalmış bazen de yormak istemediğini söyleyerek kısa kalmıştı. Barlas'ı hastalandığım günden beri görmemiştim. Sormamıştım da, artık merak etmiyordum.

-Bilge Arat ile konuşmaya hazırım, dedim.

Doruk bugün yine beni Bilge Arat'a götürmeye gelmişti. Sonunda Bilge Arat'a gördüklerimi göstermeye ve nedenini öğrenmeye hazırdım. Söyleyebilecekleri beni korkutsa da, ihtimalleri düşünerek kendimi yemekten daha zor olmayacaktı. Günlerdir deliksiz bir uyku uyuyamamıştım.

O sırada sonunda Barlas'ın ormandan bize doğru yürüdüğünü gördüm. Aklına gelebilmiştim demek. İşlerini bitirebilmişti demek. Kaşlarımı kaldırarak bize doğru yaklaşmasını izledim. Barlas'ın birdenbire bu denli değişmesi beni şaşırtıyordu. Geldiğim günden beri beni birine emanet dahi etmeyen Barlas, beş gündür yanıma ilk kez geliyordu. Gerçi belki de yanıma değil, evine geliyordu.

Salıncağa doğru gelirken Doruk da ben de hiç konuşmadan onu izledik. Barlas bana yaklaşınca tam önümde durup beni baştan aşağı süzmüştü.

-Daha iyi görünüyorsun, dedi. Çok umurundaymış gibi.

-Daha iyiyim, dedim kafamı kaldırıp gözlerine bakarak.

Barlas'ın Doruk yokmuş gibi davranması da dikkatimi çekmişti.

-Bilge Arat seni görmek istiyor, dedi. "Kendini buna hazır hissediyor musun?"

Gözlerimi yere indirdim ve nefes aldım. Başımı sallayarak yanıt verdim. Narin vücudum ve ben sanırım hazırdık. Muhtemelen yeni bir hastalık silsilesi beni bekliyordu.

-Güzel, dedi Barlas. "Ben de seni götürmeye geldim. Sonrasında da savaşçı obasına uğrayacağız ve seni orada yeni rehberinle tanıştıracağım."

-Anlamadım?

-Ben yokken seninle o ilgilenecek. Yalnız kalmaman için.

Gözlerimi devirdim. Şimdi anlamıştım. Barlas, Doruk'u benden uzaklaştırmaya çalışıyordu. Sırf bu yüzden başka bir savaşçıyı görevlendirmişti. Bu mevzudan o kadar sıkılmıştım ki bazen ikisinden de sıyrılıp bir kuytuya saklanmak ve günlerce beni aramalarını izlemek istiyordum.

UÇMAKWhere stories live. Discover now