Bölüm 27.1

42 8 15
                                    

Herkese merhaba! 

Artık hedefim hikayeyi bitirebilmek. O yüzden sonlara yaklaştık diyebilirim.

Yorumları dikkate alıyorum ve hoşuma giderse hikayeyi ona göre düzenliyorum. Şayet bir beklentiniz varsa yorumlara yazabilirsiniz.

Bölümler artık daha hızlı gelecek, çünkü hikayeyi yakın zamanda bitirmeyi planlıyorum, devamını ikinci kitapta getireceğim. Çünkü bu kitap zaten 400 sayfayı dahi geçti. Aslında o kadar fazla yazacak şey var ki kafamda bu kitaba sığmayacağını fark ettim. Devamı bayağı uzun gelebilir :))

Okursanız ve yorum yazarsanız ne mutlu bana okumazsanız, beğenmezseniz canınız sağ olsun :)

Okuyan herkese keyifli okumalar :)

BÖLÜM 27-PART 1

Çiçek'in getirdiği iki katlı loft apartmanı incelemek kendi etrafımda döndüm. Her yer öylesine topluydu ki sanki aylardır kullanılmıyor gibi görünüyordu. Salonun ortasında duran sehpanın üstünde kalınca bir toz tutmuştu. Uzun zamandır biri uğramamış olmalıydı.

Salonun bir duvarında bütün duvarı kaplayan kocaman kestane rengi bir kitaplık vardı. Kitaplığın tüm rafları alabildiğine kalın kitaplarla doluydu. Bir duvarında kocaman ekranı olan bir televizyon ve diğer tarafta ise asma katın altında bir Amerikan mutfak vardı. Amerikan mutfağın parlak siyah dolap kapakları tertemiz görünüyordu. Mutfak öylesine temizdi ki uzun zamandır yemek pişmemiş gibiydi. Televizyonun karşısındaki geniş gri L koltuk çok fazla kullanılmamış gibi duruyordu. Acaba Çiçek bizi bir örnek daireye falan mı getirmişti?

-Çiçek, dedi Doruk. "Biliyorum soru sormak yasak ama burası ne alaka?"

-Ben kuralları baştan koydum, dedi Çiçek başını eğmiş buzdolabını kurcalıyordu. "Sorulara cevap vermiyorum."

-Hiçbiriniz Barlas için endişelenmiyor musunuz?

Akşin'in yükselen sesiyle birlikte hepimiz ona döndük. Gözlerini alabildiğine açmış burnundan soluyarak bize bakıyordu. Akşin, "Barlas" dediği anda boğazıma dizilen yumruları yok edebilmek için yutkundum.

-Yeni bir plan yapmamız lazım, dedi Akşin aynı sinirle. "Ne yapacağız? Ulu Kayın'ın çevresinde bekliyor olabilirler. Bu akşamı kaçırmamamız gerekiyor!"

-Akşin haklı, dedim. Benim de aklım Barlas'taydı. "Ne yapacağız?"

-Bence önce sen bir Barlas'ı kontrol etmeyi dene, dedi Doruk. "Onun hala iyi olduğundan emin olalım. Sonrasında Çiçek'in zihninden haritayı bulmayı deneriz."

-Mantıklı, dedi Çiçek. Kafasını buzdolabından çıkarmış, dirseklerini mutfak adasına dayamış bizi dinliyordu.

-O zaman, ben deneyeyim, dedim ve arkamdaki kanepeye ilerledim. Kanepeye oturmamla Doruk da yanıma geldi, oturdu ve elime uzanıp tuttu.

-Bir sorun olma ihtimaline karşı on dakika içinde dönmezsen yüzüğü çıkarırım, dedi.

Başımla onayladım ve gözlerimi kapattım. Barlas'a odaklanmaya çabaladım. Korkuyordum. Barlas'ın zihnine girdiğimde karşılaşabileceklerimden deli gibi korkuyordum. Ona bir şey yapmış olma ihtimalleri göğsümün sıkışmasına neden oluyordu.

Nefes aldım. Onun iyi olup olmadığından emin olmam gerekiyordu. Lütfen iyi olsun. Lütfen.

Barlas'ı gözümde canlandırırken birden boşlukta süzülüyormuş gibi hissettim ve kendimi tekrar rutubet ve yanmış et gibi kokan hücrede buldum. Kendimi zihninde bulduğum ilk an hissettiğim şey Barlas'ın canı yandığıydı. Bu bende öylesine bir kaygıya neden olmuştu ki düşünmeden korkuyla Barlas'a seslendim:

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: 2 days ago ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

UÇMAKWhere stories live. Discover now