->41. BÖLÜM<- "Hatırlıyor musun o karanlık zamanı?..."

1.2K 60 3
                                    

Bacaklarımı kendime daha çok çekerken ağzımdaki sigara dumanını üfledim. Ali yanımda hiçbir şey demeden duruyordu.  Aslında sadece uyuşturucu kullanmamam için başımda dikiliyordu. Bulunduğumuz yer... Gece Otel. Sahte Ares ile son geçen anlarımızdan biri de burdaydı. Balkona doğru hareketlendiğimde kolumdan tutuldum. "Tamam anlıyorum göz kulak olmak istiyorsun. Ama bırakacaksın beni. " diye mırıldandığım da beni kendisine çevirdi. Yüzüne baktığımda dolmuş gözleri ile karşılaştım. "Ne oldu benim kuşuma" dedim dudaklarım titrerken. Ne! Ali'min canı yanmış ki gözleri dolmuş... benimde canım yanar onun canı yanarsa!

"Neden" diye fısıldadı. "Neden yine başladın o lanet şeye. Anladım sevgilini öldü. Ama bir piç yüzünden tekrar başlaman çok koydu." dediğinde sarıldım ona sımsıkı sarıldım.  "Ahh be kuşum sen düşünme bunları -hıçkırık- lütfen üzme beni. Senin böyle üzülmen -hıçkırık- canımı çok yakıyor. Hadi be Alim" deyip ayrıldım ondan. Gözlerinden akan yaşı sildim. Ama tekrar yerini yenisi aldı. Dudağımı ısırdım "Y-yeter ama" dedim benim gözlerime baktı. "Peki" dedi "Öyle olsun" diyip montunu alıp gitti. Kapıyı sertçe kapatmayı unutmamıştı. Dizlerimin üstüne düştüm ve elimle yüzümü kapattım hıçkırarak ağlamaya başladım. 

Bir savaş anca böyle kaybedilirdi. Bir savaş anca düşmanlarına dost gözle bakınca kaybedilirdi. Ancak böyle mal olunabilirdi. Ben bir kez daha uyuşturucu ile olan savaşımı kaybetmiştim. Bir kez daha sevdiğim birinin canını kendi ellerimle göz göre göre yakmıştım.

Elimin tersi ile gözümü sildim ve ayağa kalkıp yatağın yanındaki bira dolu koliyi elime aldım ve balkona çıktım. İzmir'imin bu soğuğunda balkonda olmak çok malcaydı ama olsun.  Dudaklarım titrerken kafamı iki yana salladım ve koliyi sertçe açtım. Yere bıraktım ve bende yanına çöktüm. Sırtımı demire yasladım. Ulan ben hangi kafayla bu demirleri süslü yaptım. Aman şimdi bunu düşünemem. Kolideki biraları tek tek dizdim ve içlerinden birini açıp ağzıma götürdüm. Gözümden bir damla yaş akarken titreyen nefesimi İzmir'in soğuğunda buhar şeklinde dışarıya bıraktım. Birayı dudaklarıma yaklaştırdım ve minik bir yudum aldım. Gece daha yeni başlıyor lütfen şimdi hızlı gidersem sonumu göremiyorum.

Bir yudum daha aldım. "Bu kadar dayanmam hata. Üzgünüm artık hızlanmam lazım" diye mırıldandım ve elimdeki yarım saattir yarısına anca geldiğim şişeye kısa bir bakışın ardından kafama diktim. "İşte bu kadar" diye mırıldandım ve uzun balkonun sonuna gözümü kırpmadan fırlattım. Şişe parçalanırken aklıma dün Ares'in gözlerindeki kırgınlık geldi. 

Derince iç çektim. Neden acıyordu. Niye acıyordu. Sevdiğimi öldürdüğüm için mi acıyorsun kalbim? Nefesimi öldürdüğüm için mi acıyorsun? Yoksa dün Ares'in kalbini paramparça ettiğim için mi acıyorsun? Peki öyle olsun cevabı ben bulurum..

2. şişeyi açtım ve bir iki yudum aldım.  Hemen kendimden uzaklaştırdım. Bune be! Adını okuduğumda.... hay lanet girsin. Kaçak mal lan bu!  Tüm paketi alıp balkondan aşağıya attım. Boğuk bir şekilde fren sesi, çarpma sesi ve çığlık kulağıma doldu. Gözlerim kendiliğinden kapanırken kafam arkama düştü. Hay lanet girsin sana kaçak mal.

************

Açılmıyordu. Gözlerim açılmıyordu. Etraf hala karanlıktı. Kendi karanlığımda boğuluyordum. Alışıktım ben. Yine bir kaç olay olucak ve ben yine iyileşip ayağa kalkacaktam. Rüzgar tüm gücü ile yüzüme çarparken burnumdan akan bir sıvı hissettim. Ahh kan akıyor. Durumum bu kadar vahim mi ulan. 

Adım boğuk boğuk kulağıma gelirken ben karanlıkta yüzleşiyordum...mallığım ile. Kapının kırılma sesi geldi önce sonra yine adımı seslendi bir. Koşma sesleri ve ardından balkon kapısı açılıyor ve büyük final. Anırılıyor adım veya çığlık atılıyor. Sonra biri beni kucağına alıyor. Lanet okuyor ve ... işte bu sefer gerçekten de bir şey hissedememiştim....

MAFYALARIN AŞKI (GECE SERİSİ 1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin