2.bölüm hasstrolojiii

3.6K 96 2
                                    

Beynim uyuşmuştu sanki . Karşımda ultra yakışıklı biri vardı.  Bu oğlan bizim semte hatta tüm İstanbul'a yetecek bir karizmayla bana bakarken bende çizgi filmlerde ki gibi ağız tabanım  yerlerde salyalarim aşağı doğru akıyordu.

kendine gel Mina!! 

Başımı salladım. Ve karşımda benden iki yaş felan büyük duran ayaklı nutellaya ne diyeceğimi bilemeden baktım. Sorun şu ki oğlan da bana şaşkın bir şekilde bakıyordu.

"Mina? " dedi kaşlarını kaldırarak.

söyle itin olduğum söyle tatlumm.  lan ne oluyor bana tövbe ya kızım kendine gel. 

Tabi çocuk beni tanıyamadı. Tanıyamaz zaten önceki gördüğü mükemmel olduğuna inanan narsist ikizimdi.  Tabi onun ateşli saçlarını da unutmamak lazımdı. 

"Selam" dedim sesimi incelterek. Iyk ya oğlanın yerinde olsam fırlar giderdim.

Bana hala biraz şaşkın  bakıyordu.  "Saçlarının rengi değişmiş."

Aptal gibi ellerimi saçlarımın arasından geçirip sırıttım. "Evet biraz değişiklik gerekti. "

Gülümsedi. "Yakışmış"

Mine nasıl davranırdı . Off ben böyle işin  ya.  "Teşekkür ederim. Çıkalım mı? "

"Tabiki. "

Kapıyı çekip çıkınca bacaklarımın buz kestiğini hissettim.  Hiç etek giymeyen biri olarak alttan efil efil gelen havaya kaşlarımı çattım.

Umarım bir arabası vardır diyerek etrafa bakınırken hiç bişey bulamadım. HARİKA

Sonra ona döndüğümde beni izlediğini fark edince bırakın pot kırdığımı düşünmeyi bildiğiniz götümle köyü devirdiğimi anladım. 

"Şey araban var mi diye bakıyordum "

Tekrar kaşları kalkınca çok fazla uzaklaşmamişken geri eve kaçmayı düşünmeye başladım.

"Benim arabam yok.  İlk karşılaştığımız da söylemiştim. "

Yine bir aptal gibi sırıttım.  "Ah aklımdan çıkmış. Hadi gidelim. "

Çok fazla üzerinde durmayınca derin bir nefes alıp verdim. 

Sokağa çıkıp yan yana yürümeye başladık. Yan gözle yanımdaki oğlanı süzdüm. Mine'nin Kaan'ı unuttuğu kadar vardı yani çocuk.

Benden yaklaşık bir 10 santim kadar uzundu.  Üzerine giydiği dar kesim tişörtten vücudunun sıkı olduğunu anlamıştım.  Altında koyu renk bir kot giymişti.  Ama asıl etkileyici olan şey yüzüydü. kirpikleri çok uzundu.  ve simsiyah olarak gözlerinin  etrafını sarıyordu. Gözleri sıcak bir çikolatayı andırıyordu.  Ben onu böyle yandan yandan süzerken oda elleri cebinde kafası sanki karışmış gibi yürüyordu. 

Esmerdi. hatta fazlasıyla ama bu ona o kadar yakışmıştı ki. Boşuna demiyorum ayaklı nutella diye.  Sanki benim ona baktığımı fark etmiş gibi oda başını bana çevirdi.

Yine bir Aptal Mine taklidiyle ciyakladim.

"Nereye gidiyoruz?"

"Belki biseyler içeriz? Geçen seferki gibi?  " dedi kaşlarını kaldırarak. 

ehehe geçen ki sefer derken? 

"Olur " dedim kendi sesimden  tiksinerek.

"O gece çok güzeldi. "

Yutkundum. Mine bu nutellayı ne kadar yedi bilmiyorum ama umarım ileri gitmemiştir.

Şaşkın bakmamak için gözlerimi kırptım. Ve sadece gülümsedim.  Sonuçta Buda bir cevaptı. 

Beni yönlendirmesine izin vererek ara sokaklardan yürümeye devam ettik.

Çocuğa soru soramıyordum sadece bu gecenin bir an bitmesini istiyordum. Helede o son söyledikleri şeylerden sonra. Ben boşuna demiyorum benim kardeşim sürtük..

Sonunda barlar sokağına girince çığlık atmamak için derin bir nefes aldım. Hey olum  ben daha reşit değilim. Gerçi Mine 18'im  demiştir büyük ihtimalle.

Bir tane bara doğru ilerleyince beni belimden hafifçe ilerletti. Süper hiç tanımadığım ikizimle bir boklar karıştırmış çocuğun yanında bir bara giriyordum. 

İçimdeki ses tek sorun o olsa keşke daha içki içmemiş sen göt gibi kaldın. sıçtın zaten sıva şimdi Mina diye başlayınca kes sesini diyerek onu susturdum. 

Bardan içeri girince öğürmemek için nefesimi tuttum.  Bu ne ya  tuvalet gibi kokuyordu.

Kokudan başım dönmeye başladı. Belimdeki ellerin yönlendirmesiyle uzun ince bir tezgahın önündeki yüksek oturağa yerleştim.

Yüksek ses kulaklarımı yırtıp geçiyordu. Üstelik önümdeki birbirini resmen yiyen insanlarda midemi alt üst etmişti. 

Buğra denen çocuk üstüme eğilince derin  bir nefes aldım sonunda güzel bir koku genzimi doldurmuştu.

"İyi misin? " dedi  .

Belli belirsiz başımı salladım. Oda başını salladı. Şimdi üstüne kusacağım ahbap.

"Ne içersin?" dedi.  yanlız bu oğlan hiç gülümsemişti.  Beni ilk gördüğü zaman yarım yamalak bir gülüş vardı ama sürekli mahkeme duvarı gibi. 

"Sen ne içeceksin" dedim fazla aptal görünmemeye çalışarak .

"Tekila " dedi

"Bende o zaman ondan içiyorum. "

"Dokunmasın sonra " dedi yine meşhur kaş havalanmistı .

Aptalca sırıttım.  "Yok ben alışkınım. "

Ve sonra yüzünden bir sırıtış geçti.

İçimdeki  ses sıva sıva ohh Diye benimle dalga geçiyordu.

İçerinin havasına alışmıştım biraz artık kokuların çoğunu hissetmiyordum. 

Önümüze konan minik bardağa bakınca derin  bir oh  çektim.  Sonuçta azmış yani bişey olmaz.  yanında ki limona bakarken Buğra bardağı tepesine dikti. ve limonu yedi. 

 

Sonra bana döndü. Onun yaptığını  yapıp bardağı kafama dikince öksürük krizine girdim. Bune lan.

"hey iyi misin? " Dedi Buğra. 

Başımı salladım ve limonu ağzıma  atıp iğrenç tadı biraz yumuşatmaya çalıştım.

Biz bitirince hemen bardaklar tazelendi. Yine aynı şekilde ilk Buğra sonra ben tepeye diktik.  Ama artık o kadarda kötü gelmemeye hatta boğazımı  yakan tat zevk vermeye başlayınca kıkırdadım.

En sonunda 5 bardak sonra Buğra'nın belime dolanan ellerine itiraz etmedim.  Aptal gibi gülüyordum. Sanırım sarhoş olmuştum. Sonra oturduğum yerden kaldırılıp piste doğru sürükledim. Pistte çalan şarkıda aptal hareketler yaparak dans etmeye başladık. Ama benim aksime Buğra gayet ayık duruyordu.

Yapacağım rolü unutmuştum eşek gibi gülüyordum. Müzik yavaşlayınca ayaklı nutella ellerini belime sarıp alnını alnıma dayadı.

Hiç gözlerimi açmadan sallanmaya devam ettim.

İlk defa sarhoş olmuştum ve birden beni tutan eller sıkılaştı.

Bir bardaydım , sarhoştum,  tanımadığım (sapık bile olabilir ) biriyle sarmaş dolaş dans ediyordum ve eşek gibi gülüyordum.

Müzik durup çok hareketli bişey çalmaya başlayınca ondan uzaklaşmaya çalıştım.  Ama belimi tutan eller resmen bir kelepçe gibiydi.   Kulağımda hissettiğim  nefesle bütün tüylerim diken diken olmuştu. 

Nefesimi tutarak bekledim.  Sonunda konuştu. 

"Sen kimsin? "

buyrun efendim cenaze namazına...

AŞK MI BU?Where stories live. Discover now