♥26.bölüm♥

2.5K 114 1
                                    

Pantolonumu değiştirmiş,  tabi bunu yaparken arabanın arkasında şekilden şekile girerek başarmıştım.  Utançtan yerin  dibine geçmem de cabasıydı doğrusu. Tabi ben kıvranırken Fatih'in attığı kahkahalara,  Buğra'nın bakışları görülmeye değerdi.

Arabada oturmuş camdan dışarıyı izleyip kendimi  depresyona sokmaya karar vermiştim. Aklıma gelenler moralimi bozmaya yetecek şeylerdi. Üstelik boş bir kuruntu da değildi.

Ön koltukta çaprazım da oturan kişiye baktım. Saçları hafif dalgalı duruyordu. Ve yukarı doğru şekil almıştı. Yüzündeki sert hatları inceleyerek kendime daha fazla kalp çarpıntısı yaşatmamak için tekrar camdan dışarı bakmaya başladım.

Kısacası konumuza gelirsem,  kullanılıyordum. Hemde feci bir şekilde. Benim gibi bir kızın bu duruma düşmesi içler acısıydı. İkiz kardeşim yüzünden yine ben kullanılan, ona ulaşmak için üstüne basıp geçilen bir basamak olarak görev yapıyordum.

Kalbimde başlayıp bütün vücuduma yayılan sızıyla gözlerimi kapattım. Bazen o kadar ağrıma gidiyordu ki. Üstelik benimle oynamasına izin veriyordum. Belki benimle geçirdiği her vakitte Mine'yı düşünüyor, benim ona olan benzerliğimden dolayı beni onun yerine koyup öyle davranıyor.

Allah'ım bu çok acınası bir durum. tam bir zavallı gibiydim.

Araba durunca görmeyen gözlerim , dikkatle odaklanınca sahil kenarına geldiğimizi gördüm. Ben Şaşkınca bakarken herkes kapısını açıp indi. Bende onları taklit ettim. Arabadan dışarı çıkınca derin bir nefes aldım. Hava Mart ayına  girdiğimizi belli  edecek kadar yumuşamıştı. Etraftaki canlıların sesi bile daha fazla çıkmaya başlamıştı. Ellerimi bol  hırkamın ceplerine sokup tam karşımdaki manzaraya baktım.

Sert dalgalar sahili döverken,  suyun rengi beyaza dönüyor tekrar çekilince mükemmel bir mavi tonuna bürünüyordu.

"Kızım ne bakıyorsun hadi gidelim " Ebru'nun sesiyle kendime gelip ona döndüm. Ben bisey diyemeden kolumdan çekiştirmeye başladı.

Fatih ve Buğra iki adım ötemiz de yürürken buraya neden geldiğimiz konusunda bir fikrim yoktu.

"Ben sana söyleyim  bu çocuk feci kıskanç "

Ebru'ya dönüp "Saçmalama,  Fatih'in dediği gibi sahiplenici " dediğimde gözlerini devirip bana zeka özürlü müsün der gibi baktı.

"Bazen gerçekten bu kadar nasıl saf salak olduğunu düşünmüyor değilim. Bak şu oğlanı elinden kaçırıp,  omzumda ağladığın zaman ben demiştim demeyeceğim. Şimdiden söylüyorum o zaman aklına gelsin. "

Başımı yanında yürüdüğümüz suya çevirip omuz silktim. "Adamın umurunda değilim. Baksana tek bir muhabbet kurduğumuz yok "

Ebru bana bakıp kolumu sıvazladı. Aman sanki onunla konuşmaya meraklıydım. Kendimi tam bir ezik hissederek başımı bize doğru gelen Fatih'e çevirdim.

"Kızlar suyun tadına bakmak ister misiniz? "

Eğilip avucuna doldurduğu suyu bize doğru savururken çığlık atarak Ebru'yu önüme çektim. Bütün suyu yiyen Ebru bana öldürecekmiş gibi bakıp "Bu su çok soğuk " diye ciyakladı.

Fatih tekrar elini daldırınca gülerek Ebru'nun arkasına sığınmaya çalıştım tekrar. Ebru bütün suyu tekrar yiyince bende eğilip avucuma su doldurup Fatih'e atmaya başladım.

"Demek teke  karşı iki ha. Görürsünüz şimdi siz "

Biz deli gibi su fırlatırken en az ıslanan bendim. Hep Ebru'nun arkasına sığınıyordum. Daha yeni hastalığımı atlatmıştım. Ve tekrar hasta olmak istemiyordum. Fatih Ebru'yu dolanıp bana doğru yürüyünce elimdeki suyu bırakıp koşmaya başladım.

AŞK MI BU?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin