♡31.bölüm♡

2.4K 116 29
                                    

Sabah uyandığımda gözlerimi zorlukla açmış kendime gelmem uzun bir zaman almıştı. Gözlerimi ovalayarak doğruldum. Yatağımın yanındaki komodine  bakınca üzerimdeki örtüyü fırlatıp yataktan çıktım. 08:32

Okula giriş saatimi iki dakika geçirmiştim. Üstelik alarm felan da çalmamış. Birden kalktığım için etraf ilk önce karardı bir yere tutunup kendime gelmeyi bekledim. Ardından tüm evi başıma toplayacak bir hareketle yere yapıştım.

"Lanet olsun! "

Yavaşça ayağa kalkıp takılıp düştüğüm ayakkabıya bir tekme vurup karşı duvara yolladım. Bu sırada ayağıma feci bir ağrı girmişti. Tek ayağımı kaldırıp seke seke odadan çıkınca doğruca banyoya yöneldim.

Elimi yüzümü yıkadıktan sonra ayağımdaki sızlamada azalmıştı. Havluya yüzümü sildikten sonra merdivenlere koştum. Umarım kahvaltı masası kaldırılmamıştır diye içimden dualar ederken mutfağa mükemmel bir giriş yaparak "Geç kaldım! " diye Hafize teyzeye küçük çaplı bir kalp krizi geçirtmis oldum. Kadın elindeki çaydanlığı son anda düşürmekten kurtarıp bana öcü görmüş gibi baktı.

"Hafize teyze.. " Masaya oturup önüme geleni ağzıma atarken kesik kesik "Okula... geç kaldım.. " diye konuşmayı başardım.

Hafize teyze bir an durup "Kızım dur bir kendine gel. Çay koyuyum sana " dedi çaydanlığı eline tekrar alıp.

Başımı hayır anlamında salladım. Ağzıma patates kızartması doldurup  "Devamsızlık on gün olmuş sen çay diyorsun Hafize teyze." diye ağzımdakileri saçarak konuştum.

"Kızım beni bir dinle."

O anda mutfağa giren Mine'yi görünce kısmi bir felç geçirdim.

Saçlarını yeni yıkamış duruyordu. Eliyle saçlarını karıştırırken bana ve Hafize teyzeye kaşlarını çatmış bakıyordu. "Ne bağırıyorsunuz ya sabah sabah kulağımı patlattınız. "

O masada ki yerine otururken ben ağzım bir karış açık ona bakmaya devam ediyordum. Yerine oturunca bana baktı ve midesi bulanmış gibi yüzünü buruşturup "Şu ağzını kapat ya. atık kutusu gibi ne varsa doldurmuşsun yine. " dedi ve Hafize teyzeden bir bardak meyve suyu istedi.

"Hafize teyze bugün günlerden ne? "

Sonunda konuşabilmiştim. Hafize teyze bana bakıp gülümsedi.

"Kızım sabahtan beri sana anlatmaya çalışıyorum. Bugün ikinizde okula gitmeyeceksiniz. "

Ağzımdakileri yavaşça çiğnerken mantık ve sağduyu beynime  tekrar gelmiş gibiydi.

"Neden ki babam bizi ancak ya ölümde ya düğünde göndermez okula? "

Hafize teyze önüme bir fincan çay koyup yanımdaki sandalyeye oturdu. Mine'de benim gibi merakla ona bakıyordu.

"Kızlar bugün babanızın yeni ortağının evinde bir parti varmış. Onun için sizin gitmenizi istemedi. Sadece gençler olacakmis. "

Bir an Mine ile göz göze geldik oda benim gibi şaşkındı. Yani sonuç olarak babam bizi değil parti düğünlere bile suratını asarak götürürdü. Anlaşılan bu ortaklık onun için gerçekten önemliydi.

Başımı sallayıp anladığımı belli ettim. Kahvaltıma devam ederken partiye gidip gitmeme konusunda çelişkide kalmıştım. Buğra tabi ki olacaktı. Onunla dün ki konuşmamızdan sonra oraya gidip sevgili rolü yapmak ona itaatten başka bir şey değildi. Çayımdan bir yudum alıp geriye yaslandım. O sırada telefonumdan son ses Yalın -Yeniden yükselmeye başladı.

Telefonu elime alınca Ebru'nun aradığını görüp işte şimdi yandın kızım diyerek derin bir nefes aldım. Dün ki Ata ile buluşmamızdan sonra okula gelmemek onun için ihanettir. Herşeyi anlatmakla yükümlü ben ihanetimin bedelini onun nutuklarını dinleyerek ödeyecektim.

AŞK MI BU?Where stories live. Discover now