42

2.4K 96 15
                                    

Beynim bütün senaryoları yazarken ağzım açık bir şekilde ona bakakaldım. Gerçekten ne saçmalıyordu?

"Sen ne dediğinin farkında mısın? "

Buğra başını sallayarak tekrar beni hareket ettirince bir kaç başın bize döndüğünü fark ederek bende ona uydum.

"Evet farkındayım. "

Histerik bir kahkaha attım. "Farkındasın öyle mi? Farkındasın ve böyle deli saçması işlerine beni bulaştırabileceğini düşünüyorsun. "

Buğra kaşlarını çatarak bana baktı.  "Bu benim fikrim değildi. Bu sefer babalarımızın suçu. İstemediğin bir şeye seni zorlayacak değilim. Evlenmek istemiyorsan bu ortaklığın çok fazla gitmeyeceğini de kabullenmen lazım. "

"Nasıl ya? Mine ile evlen "

Ağzımdan fırlayan kelimelere karşılık orada kendimi öldürmek istedim. Ne diyordum ben? Onun Mine ile evlenmesi benim ölüm fermanım gibiydi. Gözümün önüne dolan görüntülerle yutkundum. Bunu yapamazdı.  Yapmazdı değil mi?

Buğra bana koyulaşan bir ifadeyle bakıyordu.  Sinirlenmişti. "Ya sen ya hiç. "

Ağzım açılıp kapandı. Ben sadece bakıyordum. Söylediği cümle bütün konuşma yetimi alıp çok uzaklara götürmüştü. Sanki kalbimde bir pamuk şeker erimiş gibiydi.

Daha sonra ekledi. "Seninle evlenirsem gerçekten evlenmiş gibi davranmak zorunda kalmam. Daha rahat olurum. Birbirimizi idare ederiz"

Kendimi ondan çekip "Biraz daha konuşursan yüzüne herkesin içinde bir yumruk atacağım. " diye fısıldadım

Gözlerimi yakan göz yaşlarını görmezden gelerek "Sen tanıdığım en adi adamsın. Bütün hayatımı seninle geçirmek istediğimi kim söylüyor? Sahte bir evlilik istemiyorum ben. Sevdiğim insanla evleneceğim. Ortaklığında evliliğinde canı cehenneme!" dedim ve ondan ayrılıp hızlıca yürüdüm.

Boş bir masa bulunca oturdum ve masanın üzerindeki kadehlerden birini alıp kafama diktim. Hafif ekşi ve acı tat boğazımı yakarken diğer kadehe uzandım. Beni bu kadar aptal mı sanıyordu? Onunla sırf onun rahatı için evlenecek değildim. Bu gurursuz hareketi kendime yapamazdım. Benimde sabrımın, sevgimin bir sınırı vardı.

Elimde ki kadeh de bitince masadan kalktım ve ileride Fatih ile konuşan Ebru'ya doğru yürüdüm.

"Hey! Bana bakın. "

Ebru ve Fatih bana dönünce derin bir nefes aldım. "Şu Buğra denen adamı öldürmeden yok olsun gözümün önünden. "

Ebru ne olduğunu anlamadan bana bakarken Fatih çoktan Buğra'ya doğru ilerlemeye başlamıştı.

"Sen içtin mi? "

Ellerimi belime koyup "Ne var içtiysem ben içemez miyim? Buna bile hakkım yok mu? Hı söyle bana yok mu?! " bağırınca Ebru koşarak yanıma geldi ve eliyle ağzımı kapattı.

"Niye bağırıyorsun herkes bize bakıyor. "

Omuz silkip elini ısırdım ve serbest kaldım. "Baksın." Etrafımda dönüp bana bakan insanlara dil çıkardım.

"Ne var niye bakıyorsunuz?!! "

Buğra---

Önümde duran sarhoş kıza ne yapacağımı bilemeden sadece bakmakla yetiniyordum. Fatih gelip yanımda durunca başımı ona çevirdim.

"Yine ne yaptın kıza? "

Omuz silktim. "Evlenelim dedim. "

Fatih'in yüzü şekilden şekile girerken benim gözlerim tekrar Mina'ya kaydı.

AŞK MI BU?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin