43

2.3K 99 12
                                    

"Çık artık şu odadan! "

Ebru'nun sesini duyunca üzerimdeki yorganı çektim.

"Senin ne işin var burada? "

Ebru'nun sabır sesi kapının arkasından yankılandı. "Mine aradı. Aç hadi."

Yatağın içerisinde oturur pozisyona gelip "Birşeyim yok. Yalnız kalmak istiyorum. " diye seslendim.

Yaptığımın tamamen bir çocukluk olduğunu biliyordum. Kahvaltıdan sonra kendimi odama hapsetmiştim . Ama çıkacak gücü kendimde bulamıyordum. Yaptıklarım tekrar tekrar gözlerimin önüne geldikçe yerin yedi kat dibindeki kral daireme giriyordum.

"Eğer açmazsan Buğra'yı ararım. "

Duyduğum cümle ile düşüncelerimden sıyrılıp yataktan zıplayıp kapıya koştum. Kilidi çevirip yatağıma geçince kapı açıldı. Elleri göğsünde birleştirip bana ölümcül bakışlar atan Ebru ile karşılaştım. Kapıyı kapatıp yatağımın önüne geldi. Tepeden bana bakarken bundan zevk alıp almadığını merak ettim.

"Buğra sözcüğünün her kapıyı açtığına artık iyice inanmaya başladım. Evet ne yaptığını açıklar mısın bana? "

Omuz silktim. "Yalnız kalmak istedim sadece. "

Ebru yatağımın üstündeki kıyafetlerime bakıp "Hadi kalk giyin. Bizi bekliyorlar. "

"Bizi mi? Kimler bekliyor? "

Ebru kolumdan tutup kaldırınca sorularım cevapsız kaldı. Hızlıca giyindim. Şeker pembesi dantelli etek ve beyaz şifon gömlek üzerimde gayet güzel durmuştu. Altında bantlı ayakkabılarımı giydim. Saçlarımı tek omzuma bırakıp küçük kalpli küpelerimi taktım. Makyaj yapmak istemediğim için sadece rimel ve dudak kremi sürdüm.

15 dakika sonra hazır olunca sürüklenerek dışarı çıkarıldım. Dışarı çıkınca Ebru kolumu bıraktı ve yüzünde memnun bir gülümseme ile bana baktı.

"Ah işte aşk böyle bisey. Yüzüne gelen güzelliğe bak. "

Dirseğimle koluna vurdum. "Dalga geçme kızım ya. Zaten hala çok utanıyorum. "

"Hadi hadi bırak utanmayı . Koskoca Buğra Atamaz'a o sözleri söyleten kızsın sen. Azcık havalı ol. "

Hah! Havalı olacak kişi de ben miydim? Ben ancak tatlı kız olabilirdim onuda doğru düzgün beceremiyordum.

Koluma girince merdivenleri inip bahçe kapısına doğru yürüdük. Kapıyı açınca hemen ileride duran arabayı gördüm ve kalbimde hala çözemediğim bir ritim ortaya çıktı. Arabaya yaslanmış Buğra ve Fatih bizi görünce hiç istiflerini bozmadılar.

Yanlarına yürürken içimden utanmamam gerektiğini söyleyip durdum. Ama tam karşısına gelince yine domates surata dönüşmem çok uzun sürmedi.

Buğra hafif bir gülümseme ile bana bakınca bende gülümsedim.

"Hey siz! Akşama kadar birbirinize melül melül bakmayacaksınız herhalde. "

Fatih'e dönüp sinirle birşeyler söyleyecektim ki Buğra yaslandığı yerden doğruldu. Uzanıp elimi tutunca bütün sinirim kayboldu.

"Evet tamda öyle bir planım var. Siz arabayı alın. Biz yürüyeceğiz. "

Buğra tarafından çekilince mecburen ona ayak uydurdum. Biraz uzaklaşınca ona döndüm.

"Neden bizde onlarla gitmiyoruz?"

Buğra bana bakmadan "Konuşmamız gerek çünkü. " diye konuştu.

Eski odun Buğra 'yı karşımda görünce afalladım. "Ne konuşacağız? "

AŞK MI BU?Where stories live. Discover now