♥32.bölüm♥

2.2K 113 9
                                    

Kalbim her atışında biraz daha parçalanıyor göğsümdeki ağrı bütün enerjimi emiyordu. Karşımdaki görüntüye bakarken herşey değişti. Yine o eski parka döndüm. Oğuz gözlerime gülerek Seni kullanarak Mine'ye ulaşmak istiyordum amacıma ulaştım isim bitti seninle. diye söyleyip beni orada bırakıp gidiyordu. O an çok kötü olmuştum. Belki de hayatımdaki en kötü andı. O parkta kaç saat öylece kalıp ağladığımı hatırlamıyorum. Hava kararıp da köpek havlamaları ortaya çıkınca mecburen eve dönmüştüm.

Bütün görüntüler gözümden geçerken yine aynı duyguyla sarsılıyordum fakat kat be kat fazlasıyla. Birbirlerinden ayrılınca geriye doğru sendeleyerek düştüm. Onların beni fark etmediklerini umarak ayağa kalktım. Baktığımda hala konuşuyorlardı.

Kesik kesik nefes alırken hayal kırıklığı ve acı beynimi uyuşturmuştu. Arkamı döndüm ve yürümeye başladım. Ne yapacağımı bilmiyordum. Yine suç benimdi! En başından beri Mine'yi sevdiğini bilerek ona aptal gibi aşık olmuştum. Ve en salakça düşüncem onun da bana karşı boş olmadığını düşünmekti. Öyle haysiyetsizdi ki sevdiği kızın kız kardeşini öpebiliyordu.

Kullanılmış hissi beni bitiriyor öldürüyordu. Kalabalığın arasına gelince derin bir nefes alıp gözlerimi yakan yaşları ittim. Ağlamayacaktım. Burada rezil olmayacaktım.

Oyun bitmişti. Ellerimle gözlerimin altını silip yürümeye devam ettim. Gözlerim Ebru'yu bulunca rahat bir şekilde ona yürüdüm. İçin paramparça iken hiç bisey gibi davranmak.. İşte halim bundan ibaretti.

Ebru'nun yanına gelince gülümsedim.  "Napiyorsun burada yanlız başına? "

İçeceğinden bir yudum alıp oda gülümsedi. "Fatihi bekliyorum kendine içecek alacaktı. "

Yanında hiç bisey söylemeden dururken ileri ki masada ayakta durmakta zorlanan Kaan'ı fark edip ona acıdım. Bir ortak mıydık yoksa? Kader ortağı. 

Fatih masaya gelince bir bana bir Ebru'ya baktı. Göz göze gelince yüzünde oluşan özür dileyen ifadeye karşılık bakışlarımı çevirdim. Fatih, Ebru'ya bisey söyleyip yanıma geldi.

"Dans edelim mi Mina? "

Ona bir süre bakıp başımı salladım. Elimden tutarak beni dans edenlerin oraya götürmesine izin verdim. Mesafeli bir şekilde tek eliyle belimi tutup diğer eliyle de sol elimi kavradı.

Çalan şarkıyı kulaklarım duymuyordu bile. En sonunda konuştu.

"Bak ben gerçekten çok üzgünüm. "

Başımı kaldırıp acı bir şekilde gülümsedim.  "Bende üzgünüm "

Fatih başını salladı. "Yenge yani Mina özür dilerim ama emin ol suç senin değil bu oyunda ki en masum kişi sensin. "

Gözlerimin dolmasına engel olamadan "Merak etme ben alışkınım her oyunda en masum olup en çok yaralanan olmaya "diye fısıldadım.

Fatih belimdeki elini sıkılaştırıp "Üzgünüm gerçekten çok üzgünüm " diye fısıldadı.  Müzik durunca ondan çekildim.

Onunla beraber Ebru'nun bizi beklediği masaya gidince "Ben eve gidiyorum canım sen kal istersen "

Ebru bana bakınca "bende geliyorum. " dedi. Başımı salladım. Fatih'e dönüp gülümsedim.

"Seni tanıdığıma çok memnun oldum Fatih kendini suçlama bunları biliyordum ben. "

Orayı terk ederken hergün aynı evde o kızla nasıl yaşayacağımı düşünüyordum. Şoför gelince arabaya bindik. Başımı cama yaslayıp fikirlerimi aklımda tararken mantıklı bisey bulmak için çabalıyordum.

AŞK MI BU?Where stories live. Discover now