Bölüm 5

25.3K 1K 3.3K
                                    

Multimedia: Sezen Aksu - Lütfen Görmeyeyim Seni (İkili Delilik)

***

Mart, 1997 - ŞANLIURFA

Soğuk bir Mart sabahı, henüz sabah ayazı kalkıp toprağın güneşin ilk ışınlarından nasibini almadığı saatlerde Kozcu konağının kapısı tıklandı. Babasının elini tutmuş, gürgenden yapılmış kahverengi çift kapaklı konak kapısının önünde dikiliyordu küçük kız.

"Niye buyaya geldik baba? Buyası kimin evi?" Çoğu kelimeyi hatta deyimleri dahi öğrenmiş olmasına rağmen tek söyleyemediği harfti "r". Ama farkında da değildi ya hani. Fark etse düzeltmek için çabalardı kuşkusuz. Öyle de azimliydi küçücük yaşına rağmen.

Ali, yanında durup dizine kadar gelen kızına baktı. Yine her şeyi soracaktı, öğrenmeye çalışacaktı. Son kez kucağına alıp sarıldı, öptü Esma'sının emanetini.

"Burası yeni evin. Artık burada kalacaksın kızım. Halan ve enişten burada yaşıyor." dedi kızının gözlerine bakarak.

"Saye halam mı baba? Peki sen, yeni annem, siz olmayacak mısınız?" büyük ela gözleri dolu dolu olmuş, babasının eline sarılan eli daha da sıkılaşmıştı.

"Biz kendi evimizde kalacağız, sen de burada. Uslu bir kız ol tamam mı? Halanı üzme." diyerek elini çekmeye çalıştı Ali.

"Hayıy, istemiyoyum! Ben de seninle gelicem. Sevmiyoyum buyayı. Eve götüy beni."Küçük parmaklarıyla sıktı babasının elini. Babasını daha sıkı tutarsa belki onu bırakamazdı. Gözlerinden artık yaşlar akmaya başlamış, yanaklarını sırılsıklam etmişti.

"Yeter! İstemiyorum seni! Anlasana çocuk bıktım senden! Sus artık konuşma."

Çaldığı kapının açılmasını beklemedi Ali. Arabasına binip hızla uzaklaştı konağın kapısından. Arkasında arabanın bıraktığı tozdan dumanın arasında gözü yaşlı küçük bir kız bıraktı, kapalı kapının önünde.

Haziran, 2017

Cihan, bir süredir konak kapısının önünde duran ablasının omzuna yavaşça dokundu. Senem birden gelen temasla irkildi.

"Abla iyi misin? rengin soldu."

"İyi.. İyiyim. Yolculuktan olmalı."

İyi miydi Senem? Yolculuktan olsaydı keşke. Birkaç güne atlatırdı öyle olsa. Ama değildi işte. Yıllardır geçmiyordu. Bu eve ilk girişini asla unutamıyordu. Babasının ona bağırışını... O kadar ağlamasına rağmen kapı bile açılmadan çekip gidişini... Onu orada bir başına bırakışını... O gün yaşadığı her ne varsa yanında taşıyordu işte. Lisede okuduğu Alman yazarın sözleri aklının bir köşesinden süzüldü o an. "Herkes beraberinde taşıdığı bir parmaklığın ardında yaşıyor." derken ne de haklıydı yazar. İnsan ne kadar uzaklaşırsa uzaklaşsın kaçamıyordu bazı şeylerden. Onları da yanında taşıyordu. Yeri geldiğinde çıkartmak üzere saklıyordu zihninin bir köşesinde.

"Hanımım, hoş gelmişsen."

Evin kahyasını görünce düşüncelerinden sıyrılıp gülümsedi Senem. Yıllardır bu evdeydi Rıdvan abisinin sağ kolu.

"Mahmut abi. Sağol. Hoş buldum."

Konağın kapısı yavaşça açıldı. İlk görünen Sare hanım oldu.

"Yavrum... Kızım gel halana. Bi sarılayım. Rüya olmadığını anlayayım. Gel canım."

Sare hanım kollarını açmış kızının gelip ona sarılmasını bekliyordu. Senem ilk adımını atıp içeri girdi. Yavaş adımlarla avludaki halasına yaklaştı. Bu esnada gözleri etrafını tarıyordu. Herkes buradaydı. Neredeyse herkes. Halasına yaklaşıp sarıldı.

Arafta Açan Güneş ~{TAMAMLANDI } Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin