Bölüm 6

23.7K 1K 2K
                                    

Multimedia: Ufuk Çalışkan - Unutmak İstiyorum

***

Haziran, 2017 - Kozcu Konağı, ŞANLIURFA

Uzun bir aradan sonra kahvaltı sofrasında eksiksiz oturmanın keyfini sürüyordu Feyruz Ana. Yanında oturan Senem'in tabağına sürekli bir şeyler doldurup "Ye kızım ye biraz. Özlemişsindir. Oralarda yoktur böyle şeyler, zaten dal gibisin." diyordu birkaç dakika arayla.

"Feyruz Sultan, yine formundasın bakıyorum. Az rahat ver kıza. Bırak istediğini yesin işte."

"Bırakayım da hepsini sen ve Cihan yiyesiniz, değil mi Rıdvan Efendi? Sen önündeki tabağa bak!"

Masadaki konuşmalardan habersiz Senem ise tabağına konulanlardan birine çatalını batırıp ne olduğuna bakmadan ağzına attı. Yavaş yavaş lokmasını çiğnerken hala sabah yaşadığı şokun etkisindeydi. Tüm gün ona rastlamamanın verdiği güvenle biraz daha zamanı olduğunu düşünürken birden karşısında Siyabend'i görmek şaşırtmıştı Senem'i. Öyle bir şaşırmak ki dumur olmuştu adeta. Filmlerde, ağzı bir karış açılmış gözleri yuvalarından fırlamak üzere olan insanları kahkahayla izlemeyi severdi. Hatta yorumlar yapardı görünüşleri hakkında fakat böyle bir anı yaşamamıştı daha önce. O neşeli gülümsemenin yüzünden yavaşça kaybolmasını başka birinin yüzünde izlese gerçekten keyfine diyecek olmazdı. Fakat mevzu bahis kendisi ve yaşadığı o an olunca gülmek ne kelime sinirden ağlamak istiyordu. Üzerinden uzun yıllar geçmişti. Koskoca beş yıl... Ve yıllar sonra bile onu görünce hızlanan kalbi, söz geçirmek ne kelime, sanki kendine inatmış gibi sıklaşan nefesi canını sıkıyordu. Hele bir de adını ondan bu şekilde duymak. Beş yıldır kimse ona böyle seslenmemişti. Seslenememişti. Aklından çıkmıyordu o anlar. Kapıyı açar açmaz karşısında gördüğü adam yetmezmiş gibi, bir de "Güneş" diyordu ona. Sesinin yankısı kulaklarında asılı kaldı bir süre. Öylece bakakaldı karşısındaki adama. Değişmişti. Zamanın değiştiremediği ne vardı ki sanki. Esmer yüzünü siyah bir örtü kaplamıştı. Senem buna alışkın değildi, bıraktığında daha azdı bu koyu renk sakallar. Fakat kahvelerinin içerisinde siyah hareler olan gözleri yıllara meydan okurcasına aynı ateşleri barındırıyordu derinliklerinde. Bir süre, konuşamadan öylece bakakalmıştı yüzüne. Sessizliği bozan taraf olmadı, konuşamayacaktı da... Sessizlik rahatsız edici bir hal almaya başlamamışken henüz, yine kulaklarını doldurdu onun sesi. "Hoşgeldin evine." Ne diyeceğini nasıl başlayacağını düşünürken Senem, duyulan ıslıkla ikisi de terasa çevirdi başını.

Elleri ceplerinde ıslık çalarak onları izleyen Cihan sırıtarak "Günaydın abla

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Elleri ceplerinde ıslık çalarak onları izleyen Cihan sırıtarak "Günaydın abla." dedi önce Senem'e.

"Günaydın canım." Senem Cihan'nın çıktığı kapıya baktı. O da bu katta kalıyordu demek. Eskiden Siyabend ile ikisi kalırdı üçüncü kattaki bu iki odada ve diğer oda yüklük olarak kullanılırdı. O odayı boşaltıp Cihan için oda hazırlatmış olmalıydılar. İkizler de artık büyüdüğü için odalarının ayrılma vakti gelmişti tabii. Nazlı da ikinci kattaki eski odasında kalıyor olmalıydı.

Arafta Açan Güneş ~{TAMAMLANDI } Where stories live. Discover now