Bölüm 34

12.7K 562 894
                                    

Bazen ayakta durmaya çalışmaktan yaşamayı unutuyor insan.Sana yaşamayı hatırlatanlar gerçekten ihtiyacın olanlar...

S&S

Merhabalar can okurlarım ♥️

Yine ve yine ben geldim 🤭

Bölüm şarkısı :Güliz Ayla = Olmazsan Olmaz

Mutluluk bazen gerçekten bulaşıcı olabiliyormuş. Senem'in bu aile yanındaki huzuru mutluluğu kardeşini de etkisi altına almaya başlamıştı. Zülal bir aydır kaldığı odanın penceresinden avluya bakıyordu. Yine bir koşturmaca vardı kahvaltı hazırlıkları yapılıyor Feyruz hanım Sare halası evet artık oda hala diyordu herşeyin eksiksiz olması için kontrol ediyorlardı. Zülal bu evde hergünün huzurlu olduğuna inandı.

Evet tam bir ay olmuştu Urfa'ya Kozcu konağına geleli. Ablası heran yanında olmaya çalışmıştı. Herkes onu sıcaklıkla karşılamış asla yabancıymış gibi davranmamıştı. İlk günü aklına gelince hafif bir gülümseme takılı kaldı yüzünde.

"Hadi içeri gir ve yeni hayatına merhaba de."

Zülal Siyabend'e bakıp başını salladığında büyük ahşap kapı iki yana açılmıştı Senem elini onun omzuna koyup içeri doğru yönlendirdiğinde görüş alanına ilk giren orta yaşlardaki bir kadın kendisinden yaşça büyük olan diğer kadına bakıp konuşurken birden kendisine dönmüş ve gülümsemişti Zülal o an içine sıcak bişeyler aktığını hissetti ne kadar güzel gülüyordu bu kadın. Ablasının bağlılığını şimdi anlıyordu.

Tüm aile fertleri ona sarılmış nasıl olduğunu sormuşlardı. Nazlı'ya diğerlerinden daha çok ısınmasını yaşlarının yakın oluşuna bağlamıştı. Siyabend' in araması üzerine güzel bir masa hazırlanmış moraller düzelsin diye hep beraber yemek yenmişti. Zülal için Senem 'le aynı katta olan Cihan' ın odası hazırlanmıştı şu an Mersin de olduğu için oda boştu.

Zülal bu geçen bir ayda eve iyice alışmış akşamları yemeklerde sohbete bile katılmaya başlamıştı. Artık oda bu evin kızıydı. Geceleri ablası ve Siyabend'le terasta sohbetler etmiş haydutla oynamıştı. Alışıyordu, gidenlerin yokluğu acıtsa da alışıyordu insan.

Nazlı geldikleri günün ertesi okula dönmek zorunda kalmış ancak Siyabend tarafından birçok uyarı almıştı. Vedat defalarca kez Siyabend'le konuşmuş en uygun zamanda gelip Nazlı'yı istemek için sözleşmişlerdi. En azından okulu bitene kadar nişanlı olabilirlerdi. Bu esnada Siyabend de ailesiyle konuşmuş hem Vedat ve Nazlı olayını açıklamış hemde Senem' le evlenmek istediğini söylemişti. Tüm aile zaten bu evliliği istiyordu. Nazlı kısmı süpriz olmuştu ancak Vedat'ın tanıyor ve güveniyorlar. Ancak Siyabend'in atladığı birşey vardı ki hala Senem'e söylememişti. Birkaç girişimi fiyaskoyla sonuçlanmış ve evdekilerin alay konusu olmuştu. Ve bugün o gündü geldiklerinden beri bir türlü yapamadığı teklifi bugün yapacaktı herşeyi planlamıştı. Hazır bir şekilde karşı odanın kapısını çalıp bekledi.

Senem duştan yeni çıkmış saçlarını kurulamaya çalışırken çalan kapıyla kurutma makinesini kapatıp kapıya yöneldi. Kapıyı açtığında karşısında gördüğü adamla yüzü ısınmıştı bu adam hergün daha mı yakışıklı oluyordu. Aklına gelenle yüzündeki gülümseme büyüdü.

"Acaba bugün ne yapacak yine başlıyoruz." dedi. Siyabend hergün bir şekilde ortam ayarlıyor ancak bir türlü konuya giremiyordu.

"Günaydın Güneş'im"

"Günaydın Araf"

Siyabend karşısında duran kıza bakıp bir iç çekti neden bu kadar güzeldi ki sanki. Bu güzelliği bir kendisi görsün bu kız birtek ona baksın istedi. Bu bakışmayı bölen sesle birlikte sabır çekip sağ tarafa döndü.

Arafta Açan Güneş ~{TAMAMLANDI } Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin