Bölüm 10

20.6K 948 1.9K
                                    

Multimedia: Sinan Akçıl feat. Ferah Zeydan - İyi Değilim

***
Haziran Sonu, 2017 - Şanlıurfa

Haziran ayının bitmesi ve temmuz ayının kapıya dayanmasıyla birlikte havaların daha da ısınması evde bile durulmayacak dereceye getiriyordu insanı, lakin Rıdvan'ın yerinde duramamasının sebebi havalar değil klinikte duyduklarıydı.

Meran'ın muayenesinin üstünden iki gün geçmiş, Doktor Yasemin, tahlil sonuçlarını Meran ve Rıdvan'a telefonda bildirmişti. Üç aylık bir tedavinin ardından çocuk sahibi olmalarına hiçbir engel yoktu. Konakta bu haberle herkes mutlu olmuş, Senem'i gören sarılıp teşekkür etmeye başlamıştı.

Feyruz Ana, Senem'i yine sabahın köründe çıkarken yakalayıp "Kara kızım, yine erkenden kaçıyor musun yoksa?" diye sitemle sordu. Senem, elindeki proje çantasını sedire bırakıp Feyruz Ana'ya yaklaştı.

"Günaydın sultanım! Yoğunum bu aralar yoksa neden kaçayım ki?" deyip nenesinin tonton yanaklarına iki tane kocaman öpücük kondurdu.

"Bu aralar var sende bir şeyler. Ne oldu, de hele nenene kim üzdü benim kızımı? Nazlı mı bir şey dedi yavrum, haydi de hele."

Senem gülümsedi ve nenesinin, yılların izlerini üzerinde taşıyan elini tutup ellerinin arasına koydu ve koklayarak öptü.

"Yok nenem. Kimse bir şey demedi. İnşaatta bazı sıkıntılar var. O yüzden bayağı yoğunum bu günlerde. Ama bugün halledeceğim, söz. Sabah kahvaltıda yanında olacağım. Tamam mı?"

"Aynı evin içinde hasret kaldık be kuzum. Halan da şikayetçi bu durumdan."

"Tamam, nenem... Söz."

Senem çantasını koluna asıp kalktı nenesinin yanından.

Feyruz Ana da kim bilir kaçıncı kez Senem'e şükranlarını sunmadan göndermeyecekti kızını. Öyle ki, Rıdvan'la Meran'dan torun haberi beklerken aldıkları o üzücü haber en çok da Feyruz Ana'nın yüreğine kor düşürmüştü. Hele ki kızı kadar sevdiği gelininin bu acıyla gözünün önünde eridiğini görmek katlanılacak dert değildi.

"Kızım, sana nasıl teşekkür etsek bilmiyorum... Meran sayende yeniden can buldu sanki. Nasıl yaptın bilmem ama benim deli oğlumun da inadını kırdın. Allah senden bir değil bin kez razı olsun kızım. Evimize can suyu oldun, iyi ki geldin yuvana."

"Ben bir şey yapmadım nenem. 'Allah istemese hiçbir şey olmaz.' dersin ya hep. Bu da öyle bir şey işte. Ben sadece vesile oldum."

Senem içten bir gülümseme ile nenesinin elini sıkarak sözünü sonlandırdığında arkasından o tanıdık ses yükseldi.

"Günaydın. Erkencisiniz yine hanımlar."

Senem arkasını dönünce yine onunla karşılaştı. İlk günlerdeki gibi rahatsız etmiyordu artık varlığı. 'Alışıyorum artık galiba ben de.' diye düşünmeden edemedi. Bu düşünce ile irkildi.

"Günaydın oğlum. Sen de erken kalkmışsın, hayırdır?"

Siyabend gözlerini Senem'e dikmiş bir şekilde yanıtladı nenesini.

"Baktım senin kız yine erken çıkıyor, benim de Vedat'la işim vardı. Beraber çıkalım dedim."

Senem hala yüzü Siyabend'ten tarafa dönük söylediklerini dinliyor ama etrafta gezdiriyordu bakışlarını. Siyabend'in sözüyle gözlerini yine ona dikti ve tek kaşını kaldırıp pek tabii ki itiraz etti onun bu sözlerine.

"Ben Mahmut abiyle giderim. Sen hallet işlerini. Uzatma hiç yolunu benim için."

"Uzasın yolum senin için, hiç sorun değil." demiş ve Senem'in yanından seğirtip nenesinin yanına gitti. Feyruz Ana'yı öpüp vedalaştıktan sonra Senem'le birlikte aşağıya yönelmişlerdi.

Arafta Açan Güneş ~{TAMAMLANDI } Where stories live. Discover now