Kıskançlık ?

1.3K 76 27
                                    

Ali ve Eylül yemekten sonra eve gelmişlerdi...

Eylül : bir de burayı toplaması var...

Ali : ya şey... tamam ya sen geç otur ben hallederim

Eylül : tamam tamam ben hallederim...

Eylül mutfağı temizleyip salona döndüğünde Ali kafasını dava dosyalarına gömmüştü. Eylülün geldiğini görünce elindekileri bırakıp kenara kaldırır, yanına geçip oturur. Eylülse televizyona odaklanmıştı...

Eylül : nooldu niye bakıyorsun öyle?

Ali : bilmem...

Ali, Eylülün yüzüne düşen saç tutamını kulağının arkasına sıkıştırır...

Ali : kızdın sen bana.. Serkan yüzünden

Eylül : kızmadım da... yani zaten hasta, boşver sen

Ali ise sadece kafa sallamakla yetinir. Öylece bir süre bakıştıktan sonra Ali ve Eylül iyice yakınlaşır, onları birbirinden ayıran kapının sesi olmuştu...

Ali : yine mi?!

Eylül gülmeye başlar, Ali ise kapıda sinirli bir şekilde dikilen Toprak ve onu sakinleştirmeye çalışan Feride'yi görür...

Ali : aa, Feride, Toprak... geçin içeri

Toprak : yok biz girmeyelim. Kızımı alıp gidicez

Ali : anlamadım?

Toprak : Eylül!

Eylül de kapıya gelmişti...

Eylül : hocam?

Toprak : Eylül, hadi kızım eşyalarını topla

Eylül : hocam nereye?

Toprak : bize. Bizde kalabilirsin

Eylül : hocam zaten Doruk var, Büşrayla Metin var. Hem rahatım ben burda

Feride : Toprak, bıraksana çocuğu

Toprak : Feride, kızımızın kazık kadar adamın evinde işi ne? Nerden geliyo bu rahatlık?

Feride : ya kendin söylüyorsun canım, koskoca insanlar

Toprak : benim kızım daha 18 yaşında ama

Feride : aynı zamanda yetişkin

Toprak : yine de koskoca adamın evinde kalması uygun mu?

Ali : Toprak, sakin...

Toprak : seninle de sonra konuşuruz Ali

Feride : hayatım, bak, çocuklar birbirini sevmiş, gözümüzün önündeler zaten, daha ne istiyorsun?

Toprak: ne?

Cemre eve gelince de morali bozuktu, Serkan bunu farkediyordu...

Serkan : Cemre, bu suratının hali ne? Söyle hadi

Cemre : birşeyim yok canım, asıl sen iyi misin? Gel şöyle uzan... zaten çok yorgun oluyorsun, neden çıkıyorsun ki?

Serkan : eskisi gibi değilsin... artık benim yanımda olmak istemiyor gibisin... ayrıca iyiyim, kendim oturabilirim Cemre

Cemre : sadece yardım etmek istedim

Serkan : biliyorum Cemre. Ama sen beni anlamıyorsun, hem de hiç anlamıyorsun. Ben son günlerimi hasta gibi değil de normal, hiç hasta değilmişim gibi geçirmek istiyorum. Ama sen sürekli bunu yüzüme vurdukça ben yapamıyorum

Cemre : ben sadece seni düşünüyorum canım, yani o kadar yorgun duruyorsun ki...

Serkan : anlamıyorsun.. anlamıyorsun... Eylül olsa beni anlardı...

Cemre : ne?! Eylül nerden çıktı?

Serkan : o beni anlardı.. çünkü beni biliyor, huyumu biliyor, ne düşündüğümü biliyor, beni benden iyi tanıyor o...

Cemre : hala onu mu düşünüyorsun? Seviyor musun onu?

Serkan : hayır, hayır tabii ki. Seninle evliyim ben, senden çocuğum olacak.... ama sadece o Ali'yi hiç gözüm tutmadı...

Cemre : kıskanıyorsun Serkan... sen onu kıskanıyorsun

Güney, hizmetli Seda ile Songül için güzel bir sofra hazırlar. Ama sofrada akla gelebilecek herşey vardı...

Songül : Güney bu ne?! Alt tarafı iki kişiyiz, annen de yok, ne bu sofra?

Güney : 3... artık 3 kişiyiz aşkım...

Songül : Güney...

Güney : şimdi canının neyden çektiğini bilemediğim için hepsinden hazırlattım. Bak mesela domatesli makarna var burda, sen seversin. Sonra taze fasulye var, bak burda tavuk eti var, burda da patlıcan salatası...

Songül : ay Güney yeter sayma... kim yicek oğlum bunları? Bari kızları çağırsak onlar da yese

Güney : yani bu gece baş başa kalsaydık...

Songül : bu kadar yemek ziyan mı gitsin Güney? Gerçi tüm sınıfını çağırsan anca biter bu sofra ama neyse... Kader sever bunları

Güney : onun da yemediği şey yok ki zaten

Kader ve Meral aynı evin içinde küs gibi oturuyordu. Kader'in telefonu çalar, Songül yemeğe davet ediyordu, sevinçle ayağa kalkar ve kapıya yönelir. Meralin ona baktığını görünce onu da çağırır, Meral sevinçle Kaderle yürümeye başlar...

Meral : ya ben Eylülü çok özledim

Kader : of ben de...

Meral : canısı ben seni de özledim.. eskisi gibi olmayacak belki ama en azından birbirimizle konuşabilelim..

Kader : seni affetmemi bekleme Meral. Sadece... Eylül eve dönsün diye senle konuşabilirim. Ama sana hala küsüm, ve bu değişmeyecek...

Meral : tamam, tamam... yeter ki yüzüme bak, konuş benle... her gece rüyama giriyorsun...

Kader : tamam neyse...yarın da Eylülü alıp iş arayalım.

Meral : çalışacak mıyız?

Kader : evin kirası, mutfak masrafları... bunları nasıl yetiştircez?

Meral : yani ufak bir kısım bıraksaydın keşke o mirastan... neyse tamam sustum...

Yeni BaşlangıçlarWhere stories live. Discover now