Yılbaşından sonra 1 hafta geçmişti. Güney, yılbaşından hemen sonraki gün Ankara'ya geri dönmüş ve toparlanıp dönecekti. Doruk'u televizyon karşısında elindeki içkisiyle otururken görünce hemen şişeyi elinden almıştı.
Güney : hadi kalk artık şurdan
Doruk : nereye?
Güney : sen de benimle geliyosun
Doruk : gelmiyorum...
Güney : saçmalama. Naapıcaksın burda?
Doruk : iş buldum. Çalışıcam
Güney : işi İstanbul'da da bulursun
Doruk : istemiyorum Güney. Gerçekten..
Güney : ya Kader o çocuğa aşık olmaya başlarsa? Naapıcaksın o zaman?
Doruk : umarım mutlu olur
Güney : saçmalama oğlum.
Doruk : ısrar etme, gelmeyeceğim...
Güney : peki.. bir gün pişman olacaksın...umarım o gün çok geç olmaz kardeşim
Eylül ve Ali de haftasonu beraber bebekleri için alışverişe çıkmışlardı.
Eylül : ya Ali.. şunlara bakar mısın? Çok güzel şeyler var burda
Ali : hadi alalım...
Eylül : inanmıyorum şu ayakkabılara bakar mısın?
Ali : ayakkabıları da mı var?
Eylül : var, hem de bir sürü çeşit..
Ali : gel, önce mobilyaları seçelim, sonra kıyafetlere bakalım
Çok fazla geçmeden mobilyalarını seçerler.
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Ali : şimdilik aynı odada kalırlar, sonra bir şekilde ayarlarız.
Eylül : bunlar çok güzel ama biraz erken olmadı mı almak için?
Ali : nasıl olsa almayacak mıyız?
Eylül : öyle ama..
Ali : eksik birşeyleri kalmaz işte, yavaş yavaş tamamlarız hepsini, fena mı olur?