Kayıp

848 67 9
                                    

Songül Cemrenin sesinden birşeylerin ters gittiğini anlamıştı. Cemrenin cümlesini tamamlamasını bile beklemeden telefonu kapatıp taksiye bindi ve hastaneye gelmişti. Güney'in yattığı yoğun bakımın olduğu kata geldiğinde bağırış seslerini duydu Songül. Daha fazla ilerleyemedi olduğu yerde yere çöktü. Anlamıştı, Güney'e birşey olmuştu, belki de ölmüştü. Songül kafasında olabilecekleri düşünürken kızların ağlayış seslerini duyabiliyordu. Olduğu yerden zorlukla kalkıp yoğun bakıma doğru koşmaya başladı...

Songül : Güney, Güney sevgili...

Songül ağlayan kızları umursamadan yoğun bakım camının önüne geldi ve o an gördü Güney'i son kez. Doktor olumsuz anlamda başını sallıyordu, hemşire ise Güney'in üstünü örtmeye çalışıyordu. Songül, onu tutup sakinleştirmeye çalışan kızlardan kurtularak bağırarak kapıyı açmaya çalıştı...

Songül : açın şu kapıyı, açın! Ben karısıyım açın diyorum size şunu!

Kapı açılmış, doktor çıkmıştı içerden. Herkes ne olduğunu anlamıştı ama doktor yine de bir açıklama yapma ihtiyacı duydu.

Doktor : üzgünüm, çok uğraştık ama...

Songül : hayır, sakın tamamlamayın o cümleyi, saçmalamayın, Güney bırakmaz beni. Hele Ada'yı asla bırakmaz. Bir aylığına gitti ama dayanamadı döndü geri, bırakamaz ki o bizi...

Doktor : çok üzgünüm. Başınız sağolsun...

Songül: hayır... hayır hayır yalan... şaka yapıyodur Güney. Bakın bir keresinde vurulmuştu, benim önüme atlamıştı ben vurulmayayım diye. Sonra... sonra hastaneye kaldırılmıştı, hatırlıyosunuz dimi kızlar? Doğum günümdü. Eylül... Eylül hatırlıyosun dimi? Sen o gün... o gün sonradan gelmiştin. Meral, Cemre hatta siz Güney'in yanına girebilmem için Selin hanımı oyalamıştınız... sonra... sonra Güney bana şaka yapmıştı, hafızasını kaybetmiş sözde gerizekalı. Şimdi yine şaka yapıyo...

Kader : kardeşim... kardeşim yapma noolur...

Songül : siz de bu saçmalığa inanıyosunuz öyle mi? Güney bu Güney, biliyosunuz. Şebek o. Serkan bari sen bir şey söyle.

Serkan : Songül...

Songül bir yandan gözyaşlarını silip bir yandan güler. Asla inanmak istemiyordu...

Songül : ulan hepiniz mi kandınız onun şakasına? Şimdi gidicem yanına, dürtücem, sonra "oha kızım, yavaş olsana, kıracaksın" diyecek bana.

Selin : uğursuz! Senin yüzünden! Oğlum senin yüzünden bu sefil hayatı seçti, senin yüzünden o rezil yerde çalıştı ve senin yüzünden öldü!

Songül : ölmedi Selin hanım... şaka yapıyor. Hatta gelin, gelin beraber gidelim yanına...

Songül hışımla içeri girer ve Güney'in yüzündeki örtüyü kaldırıp onu dürtmeye başlar.

Songül: sevgili... tamam anladım şaka yaptığını, uzatma, bak şimdi Ada'yı getircem, seni böyle görünce korkmasın.

Songül herhangi bir tepki görmemişti.

Songül : kalk lan ayağa! İlla ki söyleteceksin.

Songül bu sefer sertçe dürter Güney'i.

Songül : sevgili... noolur, noolur...

Songül, Güney'in göğsüne yatıp ağlamaya başlar.

Songül : hayır ya hayır...

Kızlar Songül'ü çekip götürmeye çalışıyordu..

Eylül : kardeşim, hadi gel...

Songül : çekil! Yaşayacak o

Songül kalkıp Güney'e kalp masajı yapmaya başlar.

Cemre: yapma kardeşim, bırak noolur...

Songül : gidin başımdan...

Songül kimseyi dinlemeden kalp masajına devam edince hemşireler gelip engel olmaya çalışır. Bir türlü sakinleşmeyen Songüle tek çare sakinleştirici yapmaktı. Songül, sakinleştiricinin etkisiyle uyurken diğerleri şoku hala atlatamamıştı.

Çocuklarla ilgilenen Nazan ve Defne de haberi almıştı, çok üzülmüşlerdi.

Ada, uykusundan uyanıp yanlarına gelmişti. Nazan, Ada'nın geldiğini duyunca hemen gözyaşlarını silmişti.

Nazan : kuzum, uyandın mı sen?

Ada : ağladın mı sen?

Nazan : hayır kuzum, ağlamadım.

Ada : annem nerde? Ne zaman gidicez?

Nazan : annenin işi uzamış canım. Sen o zamana kadar burda Mehmet'le oynamak istemez misin?

Ada : isterim ama annemle babam da gelsin.

Nazan : dedim ya gelicek annen, ama işi uzamış.

Ada : tamam...

Nazan : aferin kuzum. Sen neden uyandın bakalım?

Ada : bebekleri sevmedim ben. Ağlayıp duruyolar, uyuyamadım k

Nazan güler...

Nazan : onlar bebek, hep ağlarlar. Sen de öyleydin

Ada : ben de mi öyleydim?

Nazan : tabii ki.

Ada : öf!

Nazan : gel, dizime yat, öyle uyu

Ada : babam da beni dizinde yatırıp uyutuyor biliyo musun?

Nazan : öyle mi?

Ada : evet! Gelsin, dizinden kalkmıcam...

Nazan ne diyeceğini bilemeden Ada'nın saçlarını okşar...

Yeni BaşlangıçlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin