Yanlış Karar

915 65 15
                                    

Baran ne diyeceğini şaşırmıştı.

Baran : çok haklısın biliyor musun? Yani.. daha yeni yeni birbirimizi tanıyoruz Kader.. birbirimize biraz zaman verelim. Ne dersin?

Kader : istemiyo musun?

Baran : istemiyo değilim. Birbirimizi tanıyalım diyorum sadece. Ağırdan alalım... sonra, vakti geldiğinde, eğer ikimiz de aynı şey düşünüyorsak, o zaman en güzelinden bir evlenme teklifini sana kalmadan ben yaparım zaten.

Kader : tamam... ben anladım...

Baran, Kader'e sarıldı...

Kader : özür dilerim...

Baran : neden?

Kader : sıkıcıyım dimi? Seni de çok sıkıyorum.

Baran : hayır tabii ki.. bunu sen de biliyorsun..

Songül ve Güney, Ada ile birlikte kızların evine gider. Ada hemen Meral'e sarılır...

Ada : teyzoş!

Meral : hoşgeldin canısı

Songül : Kader yok mu?

Meral : Baranla dışarıdalar

Güney : yine mi? Naapıyo bu kız?

Songül : ne var Güney? Yasını mı tutacaktı? İyi yapıyo kardeşim...

Güney : ulan Doruk'u terkeden o

Songül: neden terketti peki? Yatağında başka bir kadın buldu. Naapsaydı? Kardeşçe birlikte yatıyolar mı deseydi?!

Güney : öyle değil tabii ki ama..

Meral : kusura bakma da bunun aması mı var canısı? O şerefsiz başka biriyle aldatıyodu Kaderi...

Güney : Doruk lan bu. Yapmaz o

Meral : sen de Mesude teyzeye bağlama canısı. O Kemalim yapmaz der dururdu, sen de Doruk yapmaz mı diyeceksin?

Güney : öyle değil kızım, Doruk'u dinledi mi Kader? Çekip gitmiş?

Meral : naapçaktı? Aralarına yatıp açıklama mı bekleyecekti?

Songül : yani sevgili, dev saçmaladın şu anda...

Meral : erkek değiller mi hepsi aynı işte canısı...

Güney : Mert'i de gördük zamanında... konuşturma beni şimdi

Songül : naapıyosunuz ya? Kavga mı edeceksiniz? Kendinize gelin

Mehmet şok olmuştu. Serkan ve Cemre ise bir cevap bekliyordu...

Mehmet : git! Seni sevmiyorum! Sen benim babam değilsin! Ben Kerim abiyi istiyorum! Senin yüzünden o gitti! Sen olduğun zaman o gelmiyo!

Cemre : Mehmet, ama annecim...

Mehmet ağlamaya başlamıştı... Cemre sarılmak isteyince Mehmet onu da itmişti...

Mehmet : sevmiyorum! Sizden nefret ediyorum!

Serkan : ama babacım...

Mehmet : sen benim babam değilsin! Babam beni terketti.

Mehmet daha fazla konuşmaz. Odadan çıkmaları için Cemre ve Serkan'a bağırır...

Cemre ve Serkan odadan çıkıp konuşmaya başlarlar...

Serkan : hata mı ettik?

Cemre : bilmiyorum bilmiyorum!

Serkan : ama sen is-....

Cemre : aynı şeyleri döndürüp durma Serkan! Ben böyle mi olsun istedim?!

Serkan : evet, tam da bunu istedin. İntikam istedin, oğlumun benden nefret etmesini istedin. Başardın da, bravo!

Cemre : gerizekalı ben bunu ister miydim?! Oğlum benden de nefret ediyo şuanda... lütfen sus...

Ali sabah erkenden uyanıp karakola gitmek zorunda kalır. Eylül de Feride ile gitmek zorunda kalmıştı...

Feride : Ali yine mi erken çıktı?

Eylül : evet.. bu aralar çok yoğun... bir dava varmış, bir türlü çözemiyorlarmış, onun için uğraşıyor...

Feride : umarım çözebilir bir an önce

Eylül : umarım

Yurda vardıklarında Eylülün odasında biri oturuyordu...

Eren : merhaba Eylül...

Eylül : Eren bey.. günaydın

Eren: hanımlı beyli konuşmayı bıraktık sanıyordum..

Eylül : şey.. evet. Ağız alışkanlığı işte... kusura bakma

Eren : sorun değil.. bu çiçekler senin için...

Elindeki çiçekleri Eylül'e verir...

Eylül : çok güzeller ama ben anlamadım. Yani ne için?

Eren : bizim ufaklık Ahmet'e yardımların için.. sen olmasan konuşturamazdık...

Eylül : ne demek... yani kız ya da erkek ne farkeder, çocuklara bir yararım olduysa, ne mutlu

Eren : olmaz olur mu? Tabii ki oldu. Çocuğun sıkıntısını öğrendik. Günlerce konuşmaya çalıştık ama bize tek kelime etmemişti.

Eylül: ben birşey yapmadım. Sadece konuştum onunla.

Eren : yine de bizle değil, seninle konuştu..

Eylül : evet... çiçekler için teşekkürler tekrardan... çok güzeller

Eren : senden daha güzel olmasalar da...

Eylül birşey demeden Eren'in gitmesini bekler. Rahatsız olsa da birşey diyemedi. Aynı mahalledeki erkek yetimhanesinin müdürü olmasa muhtemelen bir daha görüşmezdi ancak bu gidişle sık sık görüşmek zorunda kalacaklardı.

Ertesi gün, Serkan sabah erkenden oğlunun yanına gitmişti, en azından onu uyurken izleyip sevebilecekti. Kendini nasıl affettireceğini bilmiyordu.

Serkan : ne yaparsam beni affedersin? Ne yapsam mutlu olursun? Sen yeter ki mutlu ol. (Fısıldayarak)

Kendine neredeyse tıpatıp benzeyen oğluna bakar... saçlarını okşayıp üzerini örtecekken eli oğlunun eline değer yanlışıkla. Ama çok sıcaktı...

Serkan, Mehmet'in alnına dokunup ateşine bakar, Mehmet ateşlenmişti. Mehmet de bu sırada yarı uykulu bir şekilde sayıklıyordu...

Mehmet : baba...

Yeni BaşlangıçlarWhere stories live. Discover now