Destek

875 68 16
                                    

Ali, Eylülün bir lafına endişeyle eve gelmişti. Kapıyı yorgun bir şekilde ağlayan Eylül açtı. Ali'yi görür görmez sarılmıştı.

Ali : Eylül, iyi misin?

Eylül : Ada ortada yok Ali. Nasıl iyi olabilirim? O çocuk benim yüzümden kayıp ve hala en ufak bir haber yok. Nerde ve ne halde bilmiyoruz.

Ali : Eylül, senin suçun değil, konuştuk bunları ama...

Eylül : tamam... tamam...

Ali, yavaşça sildi Eylülün gözyaşlarını... Eylül de başını Ali'nin göğsüne yaslayıp rahatlamaya çalıştı. Kendini Ali ile huzurlu hissediyordu...

Ali : hadi sen biraz uyu.

Eylül: olmaz.. haber gelirse

Ali : ben uyanık olucam zaten... bu arada kızlar nerde? Gelmelerini söylemiştim, gelmediler mi yoksa?

Eylül : geldiler ama gönderdim.

Ali : neden?

Eylül : ben çocuk değilim Ali. Sadece Ada benim yüzümden kayboldu diye kahroluyorum burda. Kızlar da sadece bulunacak diyip duruyorlar, yalnız kalmak istedim, gönderdim. Ama sonra yalnız da yapamadım, yanımda seni istedim.

Ali : burdayım işte, burdayım...

Ali Eylülü iyice sıkı sıkı sararak saçına öpücük kondurur...

Ali : hadi şimdi uyu lütfen. Haber alırsam seni hemen uyandırıcam tamam mı?

Eylül : iyi ya da kötü, ne olursa

Ali : evet...

Eylül, onaylayıp Ali'nin dizlerine yattı, Ali de onun saçlarıyla oynuyordu. Bir süre sonra o da uykuya dalıyordu ki çalan telefon ona engel oldu. Eylülü uyandırmadan hemen açtı telefonu...

Ali : Fadik... noolur bana güzel bir haber ver...

Fadik : Ada ile ilgili değil maalesef amirim. Ama iyi haber... denizden çıkarılan kızla ilgili bir ize ulaştık. Çocuk çetesi...

Ali : kahretsin! Adres belli mi? Gidip basalım şerefsizleri

Fadik: ben de onun için aradım amirim. Biliyorum bugün zor bir gündü ama adresi bulduk.

Ali : geliyorum ben, sen hemen ekibi hazırla, yola çıkın.

Fadik : hemen hallediyorum

Ali, Eylülü uyandırmadan kafasını dizlerinden çeker. Sonra da kucaklayıp yataklarına yatırır, üzerini örtüp öper ve not yazarak çıkar...

Songül, ağlaya ağlaya uyurken Güney de başındaydı. Kızından hala haber yoktu, Songül için sakinliğini korumaya çalışıyordu ama yapamıyordu. Onun uyuyamadığını tahmin eden Serkan, Güney'i arar...

Serkan : bir haber var mı kardeşim?

Güney : yok Serkan yok... çıldırıcam, yok işte yok!

Serkan : abi sakin olmak zorundasın... bak Songül ne halde. Onun için sakin olmak zorundasın

Güney : biliyorum...

Telefonda uzun bir sessizlik oldu. Bu sessizliği bozan yine Güney oldu...

Güney : nasıl yaptın abi?

Serkan : neyi nasıl yaptım?

Güney : nasıl dayandın? Oğlunu görmeden nasıl dayandın? Bir gün değil, bir hafta değil, haftalarca görmedin sen onu.... ben burda bir güne dayanamadım... sen nasıl yaptın?

Serkan : çok zordu kardeşim, sen de yanımdaydın, biliyorsun. Cemre bana haftalarca göstermedi onu. Doğduğunu duydum, sizden fotoğraflarını gördüm ama kucağıma alamadım. Bunlar da kötüydü ama en kötüsü neydi biliyor musun?

Güney : neydi?

Serkan : onu ilk kucağıma alıp sevdiğim gün var ya. Bir dahaki görüşüme kadar kahroldum ben...

Güney : ama kavuşuyorsun şimdi, hem sevdiğin kadına hem de oğluna...

Serkan : sen de prensesine kavuşacaksın...

Güney: umarım...

Ali, Fadik'in ona verdiği adrese gelir, harabe gibi bir yerdi burası.

Ali : çocukları burda mı tutuyorlar?

Fadik : muhtemelen öyle amirim.

Ali : kahretsin!

Ali, planı anlatıp içeri baskın yaptıklarında adamlar bir masada kart oynuyolardı.

Ali : kıpırdamayın! Polis!

Ekip gelip adamları tutuklarken Fadik ve Ali de diğer odalara bakmaya başladılar. Bir odada yerde uyuyan çocukları gördüler. Çocukların bazıları hala uyuyordu, bazıları ise sesleri duymuş ve uyanmıştı. Ali, uyananları sakinleştirmeye çalışıyordu..

Ali : abicim, bak biz sizi kurtarmaya geldik. Ben polisim. Merak etmeyin bitti... sizi evinize götürücez...

Ağlayan çocukların sesinden diğerleri de uyanmaya başlamıştı...

Fadik : ağlamayın ama, bakın bitti...

Ali : bu böyle olmayacak Fadik. Sosyal hizmetlerden birilerini çağıralım.

Fadik : tamam amirim.

Uyanan çocuklardan biri koşarak Ali'nin bacağına yapıştı. Ali karanlıktan seçememişti yüzünü...

Çocuk : Ali abi!

Ali eğilip çocuğa baktığında şok olmuştu. Fadik de öyle...

Fadik : amirim! Ada! Ada bu!

Ada: Ali abi, anneme götür beni noolur, ben çok korkuyorum.

Ali : şişşt, geçti geçti... götürücem tabii ki. Seni bekliyorlar...

Ada ağlıyordu. Ali de ona sarılıp kucağına alarak kızı telkin etmeye çalışır. Saçlarını severek, onu evine götüreceğini söyler...

Ali : Fadik, bu arada sen diğer odalara bak, eğer başka çocuklar da varsa...

Ali'nin, bu esnada sırtı kapıya dönüktü. Fadik de kapıya yöneldiğinde içeri giren ve silahını Ali'ye doğrultan adamı görür...

Fadik :dur! Sakın vurayım deme! amirim! Amirim, dikkat edin!

Ali, Ada'yı yere indirip arkasına dönene kadar, sesle birlikte acıyı da hissetmişti...

Yeni BaşlangıçlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin