14-Misilleme

672 79 42
                                    




Boy Epic- Tell Me You Love Me

Boy Epic- Up Down

🥀🐺
Keyifli okumalar...

Simirna BOZKURT'Pars'a bakışı'

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Simirna BOZKURT
'Pars'a bakışı'

14- Misilleme

Bir masal anlatıldı yıllar evvel, meleklerin kanatlarında yol alan huzurlu bir masal...
Yarım kaldı. Meleklerin kanatları koptuğunda, cümleler yarım, bakışlar yarım, dokunuşlar yarım, kalpler yarım, aşklar yarım kalmıştı.
Ardından bir kehanet başladı, lanet çamur olup yağdı. Masum bir bedeni kaplayan bataklık, ölü diyarlarda sürgün, kendi topraklarında ölüydü...

Savaş çok yakındı.

Mermer kadar sert lakin sıcak göğse adete yapışan sırtımla, neye uğradığımı şaşırmak bir yana beklenmedik bu temas karşında kaskatı kesilmiştim. Ağzıma kapanan iri ve kemikli parmaklarının güzelliğinden emin olduğum avuç içi yüzümü kaplamış. Hızlı soluklarım, avucunun içindeki kadere haps olmuştu. Kalbimin düzenli ritmini koruyorken, kurtulmaya çalıştım fakat güçlü koluyla belimi zehirli bir sarmaştık misali sıkıca kavramış. Hareket etmeme dâhi izin vermiyordu. Tanıdık koku beni rahatlatsa bile gerilen vücudum rahat değildi. Lanetim, kehanetimin önüne geçmişti. Kehanetim ise nasırlı kalbimi kaplamıştı.

Bir yandan yanıyor, diğer yandan kül oluyordum.

Bir elim belimi kavrayan sıcak elin üzerindeyken diğer elim ağzımı örten elin üzerine asılmış kurtulmaya çalışıyordum. "Rahat dur." duyduğum buz gibi sesin içindeki boğuk ton karşısında, kıpırdamaya derhal bir son verdim.

Saklandığımız geniş gövdeli ağacın arkasında kamufle olurken, kafamı kaldırdım ve buzdan meşalelerle yanan gri mavi gözlerine baktım. Çok yakındı, ona dokunmak için yanıp tutuşacak kadar yakın, o ise benden kilometrelerce uzaktı. Kafasını eğmeden gözlerini indirip, ruhsuz gözlerimi hedefine aldı.

Gözlerimin içine katı bir ısrarla bakıyorken, sert yüzünde en ufak bir mimik dâhi kıpırdamıyordu. Parmakları yanaklarımı kaplamış, avuç içi etli dudaklarımı kutsayarak örtmüştü. Beni, filizlenen umutlarımın olduğu yerden acımasızca öldürüyordu. Elini hırsla aşağı iteklediğimde yüzümü kaplayan eli sol yanına düşmüştü. Ah, o elini tutup, dünyanın durmasına neden olacak güçte sarılmak istiyordum. Bizden başka herkes dursun bizden başka herşey sussun. Sadece biz kalalım kaybettiğimiz yıllara ve bize rağmen, biz olalım...

Olmaz mıydı?

Gözlerindeki katı nefreti görüyorken, bununla da yetinmeyip bedenimi sıcak göğsünden hırsla kopardım. Kalbimdeki yükselen çığlıkları duymazdan gelerek, oysa ki o çığlıkları duymayı hak eden adam karşımdaydı. Pars'ın sıcak gövdesinden ayrılmak araf gibiydi. Bir yanda ona dokunmak için çıldırıyor. Diğer yandan temasına katlanamıyordum. Tanrım mahşer yerinde sorgusuz sualsiz arafa haps olmuş gibiydim. Nedenini bilipte nedensizce yanıyordum. Çamurla kaplanan bedenim ruhuma ağır geliyordu. Şimdiden bu derece zorlanıyorken, kalbime hem yeniliyor. Hem de irademi sağlamlaştırıyor olmak, araftı. "Olup olmadık yerlerde bitmeye bir son ver." dediğinde, yüzümü ifadesiz tutmayı başarırken afalladığımı zinhâr belli etmedim.

BENİM MASKEM ÇAMURDAN Where stories live. Discover now