Hırçınlığımı umursamadan beni göğsüne çekip, yukardan doğrulttuğu gözleriyle, "İstediğim sensin. Hep sendin. Ben senden başkasını hiç görmedim asla." Dedi.
"Öyle mi? Ben senin bir başkasına mühürlü olduğunu bile bile kalbimi her dağladığında sana ge...
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
68- Kirli Oyunlar; Hileli Tuzakları Cehennemde Esir Alır
Cehennem yanıyordu. Yer yüzü kötüğün esiri olmuştu. Zaman kaderlerini yeniden yazanların elinde eğilip bükülürken kader hileli tuzakların elinden kurtulmanın yolunu bulmuştu.
Saklı ormanın lordu. Gözlerini yanında saf tutan minik ordusuna çevirdi. Ölü yiyenler; cehennemi bile yanında masum kılacak kadar gaddar ve acılı ölümleriyle ünlü ırktı. "Gidiyoruz. Zamanı geldi." Pars Karakurt'un dudaklarından dökülen cümleler Ölü yiyenlerin kralını menmun ederken, küçük adamın dudakları sivri dişlerini göstererek kıvrılmasına neden olmuştu. Minik aynı zamanda uzun kemikli parmakları teker teker hareket ettirdi. Bunu gören ardındaki halkı aynı anda harekete geçti.
Kuvart ise sessizliğin saltanatını acılarıyla sallamaya başladı. Açığa çıkan acılar yeniden doğuşun habercisiykenRutil ülkesinde yeniden doğan periler gözlerini araladı. Tıpkı aynı anda gözlerini aralayan Bilgeleri gibi. Kahinatın sırları o gözlerde perdelenirken, Bilge Perileri kutsamış, kutsanan periler savaş için hazırlanan kralların ordusunda kendilerine yer bulmuştu. Uyanan periler kendilerini Kuvart için adarken Bilge araladığı gözlerini matemle kapattı. Ülkesindeki gizli hazırlıktan çok az kişinin bilgisi olurken Bilge sessizliği kendisine gece gibi örtüp, zamana karıştı. Karıştığı zamanla Pars Karakurt'un yolunu aydınlattı. Meşaleleri ardı ardına yaktı. Geçitler açıldı. Açılan geçitler kader taşlarına yenilerini ekledi. Eklenen taşlar yerine oturdu.
Pars Karakurt için tüm gizli geçitler bir bir açılırken, toprağın nemli kokusuyla, uzun zamandır ayak basılmadığı belli olan nemli mağara içinde toprağın derinliklerine yol almaya başladılar. Zaman onların tutsağı, tutsak aldıkları zaman onların celladıydı. Varacakları yer hiç bir ölümlünün gitmek istemeyeceği yerdi. Yer altı bekçisi aynı zamanda ölüm tanrısı olan Anubis'inkrallığıydı. Pars Karakurt geniş mağara duvarları arasında ilerledikçe toprağın kokusu daha keskin ve genzi tıkar olmuştu. Adımları güçlü adımları kudretliydi. Gözleri keskin, pençeleri her adımda daha derine batıyordu.
