15- Düşen Maskeler

705 77 77
                                    




Lp- Muddy Waters

Adele- Set Fire To The Rain

🥀🐺

Keyifli Okumalar...

            15- Düşen Maskeler

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

15- Düşen Maskeler


Savrulan bir yaprak tanesi toprakla bütünleşip, doğaya karışana kadar ölümüdür? Ya da tomurcuk açıp, solana dek yaşıyor mudur? Bu nasıl baktığınız ve düşündüğünüzle alakalıdır. Aslında o yaprak tanesi bir arayış bir amaçtır, taki toprağa karışıp yine o toprak ve ağaç için gerekli serüveni başlatana kadar. Basit görülen bu yaprak tanesi aslında ağacı ağaç yapan, toprağı besleyen küçük bir varlıktır. Bende bu dünyada basit görünen yaprak tanesiydim. Kimse beni görmüyordu ki görmelerini istediğimden değil. Görmesini istediğim kişi karşımda, öfkeli gözleriyle beni duman altında boğan Pars'tı.

Kuru dallarında tomurcuk açmamı ve kuruyup savrulmamı sağlayan oydu. Bir tarafı cennet bir tarafı cehennem olan, beni ben yapan adam...

Öfkeliydi. Gözlerinden ateşler fışkırtacak kadar öfkeliydi. Gözleri az evvel duvara fırlattığı Karan'daydı. Duvar dibindeki muhtemelen bir kaç kaburgası kırılan Karan'a küçümseyici gözlerle baktığında, tek kelimeyle korkutucuydu. Hızlı alıp verdiğim nefeslerimle, ağzım açık baka kalmıştım. Bana ne olduğunu anlama payı bile vermemişti. Herşey bir anda olmuş ve henüz bitmemişti. Pars kafasını avının üzerine atılan vahşi bir yırtıcı gibi çevirip, ölüm saçan gözleriyle gözlerimi kadrajına düşürdü. Dağınık siyah saç tutamları terli tenini okşarcasına düşmüştü anlına ve bu görüntü asi bir çekicilik kazandırmasının yanında yakışıklısını büyüleyici kılıyordu. Kalbim bu anın adrenaliniyle hızlı hızlı atmaya başladı. Tutunmak istercesine tırnaklarımı zemindeki mindere sapladım. Pars'ın sinirden kasılan vücuduyla birlikte yüzünde öfkenin volkan olup patladığı sinir vardı. Belirgin damarlarının çevrelediği ellerini yumruk yapmıştı.

Kaygılı irislerim Karan'ı bulduğunda, bir kez daha feci hâlde duvara çarptığını anlamıştım. Hadi ben Karan'ın gıdıklamalarından kendimde değildim de Pars'ın geldiğini fark edememiştim. Peki Karan, beynimi sinsi zehir gibi istila eden olasılıkları siktir ettim. Lakin bilerek yapmış olsa bile Pars'ın tepkisini nasıl bile bilirdi ki? Hayır, bizi kıskandığı düşünsesinin kalbimde tomurcuklanmasana müsade etmeyecektim. Şayet bu aşkla mühürlenen kalbimin intiharı olurdu ki intikamını almadan ne kendimi ne de kalbimi öldürmeye niyetli değildim. O yüzden kafamdaki düşünceleri, çamuruma göndüm.

Pars'ın ileriye doğru sert ve güçlü bir adım attığını fark ettiğimde, gözlerim tekrar onu buldu. Fakat diğer adımlarını takip edemeyeceğim hızla gelip, üzerime doğru eğilmişti. Pençelerini avına saplayan kartal misali bileğimi yerinden koparırcasına kavradı. Kurtulmama müsamaha göstermeksizin, kolumdan sürükleyerek beni yandaki odaya getirdi ve içeri doğru fırlattı. Hızına ayak uyduramayan bedenimle, zemine sertçe düştüm. Avuç içlerimin zedelenmesine neden olan düşüşümle, yüzümü acıyla buruşturdum. Dizlerimin sızısı bedenime yayılmaya başladığı, vakit verdiği sert nefesi duymuştum.

BENİM MASKEM ÇAMURDAN Where stories live. Discover now