Hırçınlığımı umursamadan beni göğsüne çekip, yukardan doğrulttuğu gözleriyle, "İstediğim sensin. Hep sendin. Ben senden başkasını hiç görmedim asla." Dedi.
"Öyle mi? Ben senin bir başkasına mühürlü olduğunu bile bile kalbimi her dağladığında sana ge...
Yazdığım en uzun bölümlerden biri... O yüzden tadını çıkararak okuyun.
🥀🐺 Keyifli okumalar...
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
77- Kurt Pusu Kurduğunda, Avını Cehennemde Esir Alır
Karanlık zehir gibi ruhlara işlediğinde, güneş ne kadar parlarsa parlasın. İçindeki bölgelerden arındıramazdın.
Gölgeler büyüyordu. Kuvart dağ eteklerindeki yabani çiçekler gibi soğuk rüzgarlarda dalgalanıyor, güneş bir doğuyor bir batıyordu.
Zaman kangren olmuş gibi ilerlemiyor, geçen zaman zamanı ölümsüz kılmaktan başka bir şeye yaramıyordu. Ölümsüz olan zaman ise Kuvart'ın kaderinden yana değildi.
Cellatlar susmuş, kaderler konuşur olmuştu.
Kuvart'ın her köşesinde karanlık büyüyor, kötülük hızla yayılmaya devam ediyordu.
Siyan Yasak topraklarda Karanlık ruhlar ve iblislerle savaşırken, Karanlığın lordları savaşa dahil olmuştu. Siyan iri siyah bedeniyle iblislerle savaşıyor, Kutsal topraklara Karanlık ruhların ve iblislerin sızmasına izin vermediği gibi Karanlık lordların savaşa dahil olmasıyla savaşta mihenk taşı olmuş, diğer cephelere oranla topraklarından kötülüğü bir süpürge misali süpürüyordu.
Karanlığın dokuz lordu simsiyah savaş migferlerinin içinde yüzlerini görmek güçken, onları birbirinden ayıran tek unsur birbirinden farklı cam gibi parlayan renkli gözleriydi. Yıllardır bu savaş için hazırlandıkları her vurucu darbeden, ordularını kusursuz şekilde yönlendirmelerinden anlaşılıyordu. Karanlığın her lordu farklı bir alanda ellerindeki hayli iri kılıçlarla savaşıyor. Yasak topraklara karanlık ruhların arasından sızan sıcak gün ışıkları gibi tüm heybetleriyleparlıyorlardı. Zaman onları kutsamış, kutsanmış zaman içinde Kuvart'ın kaderini yeniden yazıyorlardı.