41- Ölmek İçin Yaşayanlar Ve Yaşamak İçin Öldürenler

1K 72 237
                                    


🥀Jess Glynee- Take Me Home
🥀Brandon Skeie- So Bad
🥀50 Cent- Get Up

                         🥀🐺
Keyifli Okumalar...

       41- Ölmek İçin Yaşayanlar Ve Yaşamak İçin Öldürenler

Deze afbeelding leeft onze inhoudsrichtlijnen niet na. Verwijder de afbeelding of upload een andere om verder te gaan met publiceren.


       41- Ölmek İçin Yaşayanlar Ve Yaşamak İçin Öldürenler

        Ölümünde; bedelleri vardı. Geride bıraktıkların, günahların, sevapların doğrultusunda hesaba çekilirdin. Tartının sonucuna göre ya dünyevi hayatının mükafatını elde ederdin. Ya da dünyevi hayatının bir diğer bedelini öderdin. Ama bir şekilde dünyayla bağını keserdin.

       Ben kesemiyordum. Yıllardır Azrail'e köşe kapmaca oynuyorduk. Elbette beni sobeleyecek ve bu oyunu sonlandıracaktı. Lakin benim ruhani ve kalben öldüğüm anlara Azrail bile yetişemiyordu. Ölümü bekliyor olmama karşın kalbim ve aklımla çetin savaşımız sürüyordu. Bir yanım herşeyin bir ân evvel son bulmasını istiyor bir yanım ise mücadeleye devam ediyordu. Savaş ağırdı ve kalbim ölümcül yaralar alıyordu. Ölmediğim içinde ıstırap çekmeye devam ediyordum. Kanlı gözlerimden; göz yaşlarım döküldükçe, Pars'ın gözlerinde ölüyordum ama o beni görmüyordu. Bana acı içinde baktıkça da ben Pars'ı acılarımdan göremiyordum. Zira her seferinde beni kendisiyle kandırmıştı ve ben her seferinde ona kanmıştım. "Bu kez hiç kimse seni kurtarmaya gelmeyecek." Vance'nin çirkin ağzından dökülen kelimeler kulaklarımda patlayan bomba gibiydi. Şayet haklıydı, kimse gelmeyecekti. Gelmesini de istemiyordum. Öyle ki Kanlı ormanın ve Kâdim ruhların feryatlarına sağır kesilmiştim. Sanki gözlerimin önünde boynundaki iple boşlukta salınan ölü vardı. O ölü gözlerimin önünde salındıkça, rüzgarla sallanan uzun kestane rengi saçlarına transa girmiş gibi bakıyordum. O ipin ucunda sallanan kızı görüyordum. Hissediyordum. Dahası o kız bendim. Ölü ruhum.

        Vance bana doğru zafer kazanmış komutanın yüzünü kaplayan kibirli hazzıyla bir adım attı. "Hâlâ inanmakta zorlanıyorum. Yıllardır seni avlamak için geliştirdiğim silahların, neden sende işe yaramadığını düşünüp, delirirdim." burnundan alay dolusu nefesini verdi. Daha çok kendi kendine alay eder gibiydi. "Kim derdi ki Kuvart'ın veliahtı sıradan bir faniden ibaret, ahh..." unuttuğu bir şeyi sonradan hatırlamış gibi haylazca gülüp, başını sağa sola ağır ağır salladı, "... ama sen sıradan bir fanide değilsin. Çamurunun altında..."

"Kes sesini!" dişlerimin arasından gürledim. Göğsüm hızla yükselip alçalıyordu. Gözlerim bacağımdaki kurşun yarasına iliştiğinde, kanımın kurşun deliğinden incecik sızıyordu. Canım acıyordu. Dahası bir önceki gümüş kurşunda olduğu gibi bedenimin kurşunu geri itmesi gerekirdi fakat bedenim acıdan başka hiçbir tepki vermiyordu. Uyuşmuş gibiydim. Kahretsin! Bu sıradan bir kurşun değildi bu kapsüldü ve Vance'nin bedenime ne enjekte ettiğini tahmin bile edemiyordum. Kamber'le iletişime geçmek istiyordum fakat yapamıyordum. Lanet olsun! Köşeye sıkışmıştım.

BENİM MASKEM ÇAMURDAN Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu