16- Soğuk Zindanlar

681 86 56
                                    





Us The Dou- What İs Love

Us The Dou- Finally Know What Love İs

🥀🐺

Keyifli Okumalar...

16- Soğuk Zindanlar

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

16- Soğuk Zindanlar

Savaş, uğruna kendini feda ettiğin zorlu mücadeleydi. Benim savaşım ise 12 yaşımda o gece yarısını geçtikten sonra başlamıştı. Feda ettiğim çok şey oldu. Ailemi, kendimi ve dilimin varmadığı...Feda ettiklerimse bu savaşı kazanmam için beni kamçılıyordu. Zira elimden alacakları hiçbir şey yoktu. Olanlara ise ulaşmamaları için yapmayacağım şey yoktu.

En başta ailemi ve kendimi feda etmiştim ben, artık bu kanlı savaşta kazanma zamanıydı. Şu an Kandemir'in karşısında kaybetmiş gibi görünsemde kazanmıştım. Artık emindim, Vural Kandemir herşeyden haberdardı. O gece ailemi parçalara ayıran Kandemir olmasa bile, Kandemir kim olduğunu biliyordu. İşte bu savaşı benim lehime çevirmişti. Kim olduğunu bilmediğim canavarla mücadele etmek yerine sağlam adımlarla ilerliyordum. Hata yapma lüksüm olmadığı gibi kurnaz ve hızlı olmalıydım. Ne olursa olsun olayları kendi lehime çeviremezsem fillerin savaşında çimen misali ezilip yok olurdum. Şayet ben kan dökmeye gelmiştim. Savaş başlamıştı ve yenilmeyecektim. Evvela ailemden çalınanları geri alacaktım.

Başımı dikleştirdim ve fersiz gözlerimi sandığın içerisindeki çamura çevirdim. Lanetim olan çamur dirseğime doğru ağır ağır ilerliyordu. Bir kaç dakika sonra kolumu kaplayacaktı. Çamuruma karşın, çamurla savaşıyordum. Lanetime karşın, lanetlenmek...hayır bunun olmasına bir kez daha izin vermeyecektim.

Çamur derime işledikçe, alışık olduğum acıyı dayanılmaz boyuta ulaştırmıştı. Henüz dirseğime kadar ilerlemişti. Tüm bunlara karşı ailemin soyunu lekeleyen sıradan insandan fazlası değildim. Bozkurt genlerime karşın ihtişamlı gücüne sahip değildim. Bu olanlara karşın, canımın acısı umrumda değildi. Kamber'in hayatı tehlikedeydi ve bunu bilmek, kontrollü akabinde konsantre olmamı engelliyordu. Endişem, irademi altüst etmişti.

Kamber, neredesin? Lütfen nefes almaya devam et. Çünkü bende öyle yapıyorum. Acılarıma rağmen yaşıyorum. Yaşamalısın...

Aldığım nefesler sancılı dahası zordu. Beynimin her an patlayacak olmasına karşın, içerideki kalabalığın yarattığı kaos gerginliğimi tetikliyordu. Kalabalığın oluşturduğu kaosu yarıp geçen ise bir kaç metre ötemde olan Pars'tı. Gözlerimi ondan alamıyordum ki içerideki çoğu kadın onun bu ihtişamlı gücüne hayran hayran bakması, hırsımla birlikte öfkemi körüklüyordu. Ona benden başka hiçbir gözün bu denli uzun ve beğenerek bakmasına izin vermezdim. Oysaki Pars'ın bana göz ucuyla bile bakmıyor oluşu, pusuda bekleyen sinirlerimi geriyordu.

Hayır Simirna, henüz düşmanının kim olduğunu bilmiyorsun. Bilmediğin düşmanına koz vermezsin. Hislerini anlayıp, seni Pars'la öldürmelerine izin vermeyeceksin. İkimiz birbirini öldürmek için fırsat kollayan düşmanlarız, bunu unutma ve kimsenin ona zarar vermesine müsade etme. Ne olursa olsun. Ne olursa olsun, Pars senin düşmanın... Bakışlarımı ağır ağır çektiğimde çıplak bacağıma ve ince şeritlele ayağımı saran ayakkabılarıma sabitledim. Kahretsin, her halükârda mükemmel görünüyordum.

BENİM MASKEM ÇAMURDAN Where stories live. Discover now