Bölüm 1

49.3K 1K 264
                                    

Güncel duyuru (30.06.2022)
Yangınım benim ikinci kitabım. Eğer beğenirseniz ilk kitabım olan Simurg' u da okuyabilirsiniz. Bu kitabım karakterlere en çok küfür edilen kitabım 😂😂, (sorun değil karakterlere edilen küfürleri üstüme alınmıyorum.) Simurg daha aydınlık bir hikaye.
Ayrıca üçüncü kitabımı yazıyorum, ilk iki kitabından bağımsız bir kurgu. O yayınlandığında haberiniz olsun isterseniz beni takip edebilirsiniz.
Teşekkürler. Umarım keyif alırsınız. 💚💚

🌱🌱🌱

Uzun süren bir gece yolculuğunun sonunda, sabah ezanında eve girmişti Ateş. Kısa süresi ve halletmesi gereken yığınla işi olduğundan son iki gün çok koşturmuş ama her şeyi halledip eve dönmüştü. Döndüğünde o kadar yorgundu ki, sabah ezanı için hazırlanmakta olan annesinin yanağına bir öpücük kondurup hemen yatağa kıvrılmıştı. Kaç saat geçtiğini bilmediği bir zaman sonra uyanmak üzere olduğunu televizyonun sesini duyunca anladı.

"Adil Güröz' ün gözaltına alınması ile ilgili gelişmeleri aktarmaya devam edeceğiz, şimdilik söz sizde..."

"Barış, televizyonun sesini kıs, abin uyanacak." diye fısıltıyla uyardı Ayşe Hanım.

Aynı fısıltılı sesle Barış karşılık verdi.

"Anne baksana, medya patronunu tutuklamışlar. Adam kızını öldürmüş, kızını! Vay anasını arkadaş, bunlarda da para var ama dertleri hiç bitmiyor!"

Ateş, gözlerini açtı. Sesinin çatallı çıkacağından emin olduğu için, hafifçe sesini temizledi ve gür, tok bir sesle, Barış' a seslendi.

"Oğlum, kıssana televizyonun sesini! Uyumaya çalışıyorum."

"Aferin Barış! Uyandırdın abini." diye söylendi Ayşe Hanım.

Barış, önce televizyonun sesini kıstı, sonra oturduğu sandalyeden kalkıp Ateş' in odasının kapısını açıp kafasını içeriye uzattı. Abisini her kızdırdığında yaptığı gibi, tüm dişlerini gösteren sahte gülümsemesi ile abisine şirinlik yapmaya çalıştı.

"Uyandın mı abi? Gel birlikte kahvaltı yapalım." dedi.

Sırıtık suratı ile on yaşında bir çocuktan farksız görünüyordu şimdi. Hoş, Ateş, 25 yaşında da olsa, 50 yaşında da, Barış' ı her zaman koruması gereken küçük kardeşi olarak görecekti. Babası, Ayşe Hanımı da Barışı da ona emanet ettiğinde daha 15 yaşındaydı. Aradan geçen 13 yıl, sahiplenme duygusunda bir azalmaya neden olmamıştı. Emanet aldığı ilk günkü gibi sahip çıkıyordu onlara.

Gülerek konuştu Ateş.

"Gel içeri şebek!"

Barış, aralayarak kafasını soktuğu kapıyı, abisinden aldığı izinle tamamen açarak içeri girdi. Ateş yatakta doğrulup gözlerini ovuşturarak kendine gelmeye çalışırken, masaya dayanıp sabırla bekledi. Ateş kafasını kaldırıp Barış' a baktığında artık konuşabileceğini biliyordu.

"Hallettin mi işleri abi?"

"Hallettim koçum."

Barış gülümseyerek kafasını salladı.

Ateş konuştu.

"Burada ne var ne yok, anlat bakalım."

Ateş ve Barış, mahallede "muhtarın oğulları" diye bilinirlerdi. Ateş 28, Barış 25 yaşındaydı. Babaları, mahallenin muhtarı Ziya Bey, herkes tarafından sevilen, sayılan bir insandı öldüğü güne kadar. Herkesin yardımına koşar, işlerini halleder, dertlerini dinler, çözüm üretmeye çalışırdı. İki oğlunu da böyle yetiştirmişti. 13 yıl önce, ailesinden miras aldığı kalp hastalığına yenik düşmüş ve iki evladını, karısını ve başı sıkıştığında ona koşan bir mahalle dolusu insanı bırakıp bu dünyadan göçmüştü.

Yangınım [TAMAMLANDI] Where stories live. Discover now