-3- Kıskanç

49.7K 3.7K 2K
                                    

Medya- Yankı

Yaklaşık bir haftadır benimleydi Yankı. Sabahları işe gitmeden önce bir şeyler bırakıyordum masaya. Akşam geç geldiğim için uyumuş oluyordu artık. Koltuktaki o rahatsız görüntüsü gözümün önünden gitmiyordu. Kedi gibi kıvrılıp, örtünün içinde kayboluyordu.

"Kollarım koptu abicim hadi." Emrah'ın elinden torbanın birini alıp aynı zamanda da kapıyı açtım. İçeri girmemizle Yankı ayağa kalkıp kapıya döndü.

"Bu kim?" Emrah'a Yankı'dan bahsetmediğim için haberi yoktu.

"Misafirim."

"Merhaba." Emrah mutfağa poşetleri bırakırken Yankı kafasını salladı.

"Merhaba." sesi her zamankinden daha cılızdı, hasta mıydı acaba? "Ayaz abi..." tedirgince etrafında döndü. "Burada mısın?"

"Evet, buradayım." yüzündeki rahatlamış ifadeyi görünce istemsizce gülümsedim.

"Kim bu çıtır?" Emrah poşetleri boşaltırken bana bakıp göz kırptı. "Baya da iyi bir şey."

"Sulanma." biraları alıp masaya bıraktım. "Meral'in yeğeni."

"Yalnız bir sıkıntısı var gibi." aynı anda koltukta oturan çocuğa döndük. "Neyi var?"

"Göremiyor."

"Hayda..."

"Sana ne oluyor oğlum?" göz kırpıp başımı salladım.

"Bir şey yok abicim, yazık yani çocuğa. O yüzden."

"Adı üstünde, çocuk. Uzak dur."

"Allah Allah!" biralarla beraber salona yürürken söyleniyordu. "Adımız çıkmış dokuza inmez sekize. Bu ne güvensizlik ya."

"Bira içer misin?" sehpaya biraları bırakıp Yankı'nın yanına oturdum. Emrah'ın varlığı onu rahatsız etmiş gibiydi.

"Olabilir."

"Yanlış cevap." hafifçe gülümsedim. "Çocuklara vermiyoruz."

"Sen onun yaşındayken sokaklardan topluyorduk." alayla sırıttı Emrah. "Ver çocuğa, içsin."

Sehpadan alıp eline değdirdim. Parmaklarının arasına aldığı şişeyi dudağına götürüp bir yudum aldı. Yüzünü buruşturup yutkununca Emrah'la göz göze geldik. İlk içişi olmalıydı.

"Sevgilin var mı?" dedi Emrah, dikkatle Yankı'ya baktım.

"Yok, Deren var."

"Deren kim?" dediğimde bana doğru çevirdi başını.

"Çok yakınız ama sevgili değiliz."

"O nasıl oluyor?"

"Beşik kertmesi." dediğinde kaşlarımı çattım. "Evleneceğiz."

"Hala var mı öyle şeyler?" Emrah'a bakıp sertçe yutkundum. "Ciddi misin sen?"

"Evet Ayaz abi." gözlerimi devirip şişeyi kafama diktim. Öldürecekti bu çocuk beni.

"Sen evlenmek istiyor musun peki?" Emrah'ın sorusu üzerine başını belli belirsiz salladı.

"Onu çok önce gördüm, yüzü nasıl hayal edemiyorum."

"Nasıl yani, doğuştan gelmiyor mu bu?" başını iki yana salladı.

"Kazada oldu." dedi.

"Kaç sene oldu?" diye sordu Emrah.

"Sekiz." ağlayacakmış gibi olduğunda sinirle Emrah'a baktım, bunaltmıştı çocuğu.

"Kaldır şişeni Yankı." anlamasa da dediğimi yapıp şişesini biraz havalandırdı. Kendi biramı birasına vurup kafama diktim. Yüzünde belli belirsiz bir gülümseme oluşmuştu.

"Deren gelebilir mi buraya, kaç gündür soruyor da."

"Gelemez." kolumu Yankı'nın arkasına doğru uzatıp yayıldım koltuğa.

"Ama neden..?"

"İstemiyorum çünkü." yüzü düşse de bir şey demedi. "Ben evde yokken Deren'le mi konuşuyorsun?"

"Evet, arıyor sık sık."

"Ayaz, yüzünün hali ne." yanımdaki koltuktan ayağını uzatıp ayağıma vurdu Emrah. "Kızı mı döveceksin."

"Bir sus." deyip Yankı'ya çevirdim gözlerimi. Etrafında ne olup bittiğinden habersiz, masum masum karşısında bakıyordu. "Evine git sen, geç oldu."

"Lan sabah kadar takılıcaz demedik mi?" evet dedik ama artık istemiyorum.

"Çocuğu unutmuştum ben, olmaz." söylene söylene ayağa kalktı Emrah. Eline iki üç bira alırken Yankı'ya baktım. Yüzü asılmıştı.

"Görüşürüz Yankı." Emrah'a el sallamak istedi ama yönü tutturamamıştı. Boşluğa el sallarken Emrah kapıya ilerleyip dışarı çıktı. Bir daha eve almazdım bu yavşağı.

"Yarın Pazar, değil mi?"

"Öyle." dedim tekrar yanına otururken.

"İşe gidecek misin?"

"Hayır."

"Deren hiç mi gelemez?"

"Gelemez." başını sallayıp birayı dudaklarına götürdü. "İçme sen artık." elinden alıp sehpaya bıraktım. Koluna dudaklarını silip başını koltuğa yasladı.

"İyi hissettirmedi." dedi elini midesine getirirken.

"Ne oldu, neren ağrıyor?"

"Başım ve midem." yüzünü buruşturdu.

"Bu bir şey yapmaz ki." bir şey demeden gözlerini kapattı. Birkaç saniye sesimi çıkarmadan yüzünü inceledim. Sanırım midesi baya bulanıyordu. "İyi misin?"

"Geçiyor." başını bana doğru kaydırınca yutkundum. Napıyordu bu çocuk? "Uzanabilir miyim?" cevabımı beklemeden başını omzuma yasladığında nefesimi tuttum. Yüzüne dökülen saçlarını geriye taramak istesem de yapmadım. Öylece durup, uykuya dalmasını bekledim.


Karanlık • [b×b]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin