-19- Dilek

41.1K 3.4K 1.6K
                                    

Ne yapmam gerekiyordu?

Normal insanlar böyle bir durumda ne yapardı?

Sevinmeli miydim?

Direkt sarılsam...ne olurdu ki?

Bileğini bırakıp kenara kaydım. Fazla darlamak istemiyordum. Korkabilirdi. Tedirgin etmemeliydim.

"Ne oldu?" dedi, elini bıraktığım için soruyordu.

"Telefona mesaj geldi." diye bir yalan söyledim.

"Kimmiş?"

"Arkadaşım." merakla bakan yüzünü yere çevirdi.

İçimde yeşeren şeyler o kadar büyük ve sağlamdı ki...küçük yeşil bir sarmaşık gün geçtikçe büyüyüp, katılaşmış tüm organlarıma sarılmıştı sanki. Üzerindeki minik çiçekler akciğerlerime dağılmış, nefes alışımı kolaylaştırmıştı. En çok da kalbime etki etmiş gibiydi... Artık kan pompalamak dışında işlevleri de vardı.

"Ah ulan..." istemsizce iç geçirip başımı iki yana salladım.

"Ne oldu?" dedi Yankı. "Bir şey mi yaptım?"

"Yankı, artık paranoyak gibi sürekli 'naptım' diye düşünmeyi bırak." o benim tepkilerimden korktukça kendimi bok gibi hissediyordum.

"Tamam."

Ayağa kalkmadan önce elini tuttum. Beraber kalktığımızda yüzünü bana dönüp havaya kaldırdı. Ondan uzun olmak ilk kez hoşuma gitmişti. Sarılsam kollarımın arasında kaybolacaktı sanki.

"Şimdi sarılacağım." ürkmemesi için önden bilgilendirip göğsüme çektim bedenini. İtiraz etmeden kollarını belime sardığında burnumu saçlarına bastırdım. Mis gibiydi bu çocuk...mis gibi kokuyordu.

"Sarp ve Nilay'la barıştın mı?"

"Sikeyim barışını." diye çıkıştığımda yerinde sıçradı. "Sana kızmadım. Sana kızmam...onlara diyorum."

"Onlarada kızmasan..."

"Onlar seni neden ilgilendiriyor?" benim bu dünyada kızmayıp ilgileneceğim tek bir insan vardı artık, o da kollarımın arasındaydı.

"Üzülüyorum."

"Üzülme." saçlarıyla ensesi arasını okşadım. "Hem...onlar senden büyük. Abi ve abla demen lazım."

"Niye?" kollarını çekip ayrıldı benden. Bana kalsa saatlerce bekleyebilirdim. Tabii o benim gibi şeyler hissetmiyordu. Normaldi.

"Ne demek niye Yankı, bana neden diyordun?"

"Haklısın." söyleyecek çok şeyi var da susuyormuş gibiydi.

"Temizlik şirketinden gelecekler bugün. Dışarı çıkıp hava alalım."

"Gerçekten mi?" gözlerini sonuna kadar açarak gülümsedi. "Üstüm temiz mi?"

Yer yer lekelenmiş tişörtüne baktım. "Temiz ama değiştirelim yine de." ona beklemesini söyleyip çıktım odama. Kiremit rengi bir tişört seçip tekrar aşağı döndüm. Bıraktığım şekilde duruyordu.

"Kollarını kaldır." ikiletmeden dediğimi yaptı. Tişörtünün eteklerinden tutup havaya kaldırarak çıkarttım. Yenisini giydirirken beyaz teninde geziniyordu gözlerim. Allah Yankı'yı yaratırken üzerinde epey durmuş olmalıydı.

"Gel hadi." elini tutup bastonunu da diğer eline verdikten sonra çıktık evden. Arabaya binmesine yardımcı olup sürücü koltuğuna geçtim. Biraz ilerlemiştik ki elini kendine doğru salladı.

Karanlık • [b×b]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin