-42- En Değerlim

26.8K 2.2K 1.1K
                                    

"Ben...senden ayrılmak istiyorum."

Gözlerimi kapatıp dudaklarıma anlamsız bir tebessüm yerleştirdim. Hayatım boyunca çabucak öfkelenen bir insan olmuştum ama bu özelliğimi yavaş yavaş törpülediğim için kendime hakim olmakta çok da zorlanmıyordum. Bu yüzden saniyeler geçmesine rağmen Yankı'ya bu manasız çıkışı için kızmamış, söyleyeceğim kelimeleri özenle seçmeye çalışmıştım.

"Yankı." kendimi ne kadar tutarsam tutayım ses tonum gerginliğimi ele veriyordu. "Neden ayrılmak istiyorsun durup dururken?"

Ondan ayrılma fikrini her düşündüğümde dahi içim yanarken karşıma geçip rahat rahat söyleyebiliyordu. Onu o eve, o insanların içine nasıl gönderebilirdim ki? Benden ayrılamazdı...en azından saçma sapan bir nedenden ötürü ayrılamazdı.

Sol gözünden yanağına süzülen bir damla yaşa bakarken kasılan midemi yok saymaya çalıştım. İnsan sadece içinden çıkamadığı duyguların esiri olduğunda ağlardı ve Yankı her ağladığında benim de canım yanıyordu.

"Çünkü öyle olmalı." ellerini önünde birleştirip çok ilginç bir şeyle uğraşıyormuş gibi oraya verdi dikkatini. Ağlamasını durdurup kendince açıklamalar üretebilmek için başka şeye odaklanmaya çalışıyordu.

"Öyle olmak zorunda falan değil." onsuz yaşayamayacak hale gelmiştim, her şeyim, tüm hayatım ona bağlıydı artık. İçimde kontrolsüzce büyüyen bir aşk varken olmazdı, bırakamazdım. "Sana böyle düşündüren ne?"

"Ayaz, çünkü...ben-"

"Yankı." sözünü bölüp bir adım yaklaştım ona doğru. "Ayrılmayı istemiyorsun, farkındayım." yanağına süzülen boncuk boncuk yaşları silmek istesem de geri çekileceğini bildiğim için tuttum kendimi. Yankı kolay kolay yalan söyleyebilecek bir çocuk değildi, şu an dili ayrılmak istediğini söylerken gözleri istemediğini haykırıyordu. "Şimdi bana neden böyle bir karar verdiğini söyle."

"İstiyorum işte."

Dişlerimi sıkıp histerik bir gülümseme yerleştirdim suratıma. Bağırıp çağırsam içimdeki siniri boşaltırdım belki ama kıyamıyordum da. Derin bir nefes verip sakin tutmaya çalıştığım sesimle "Tamam, ayrılalım o zaman." dedim. Sık sık kırpıştırıp ağlamasını geçirmeye çalıştığı gözleri aniden durdu, hafif aralık dudaklarını şaşkınca birbirine bastırıp yere eğmiş olduğu başını kaldırdı. "Teyzen aşağıda zaten, gitmek istiyorsan gidebilirsin."

Bana başka bir seçenek bırakmıyordu. İçimden gitmemesi için yalvarmak geçse bile bir gururum vardı. Deli gibi sevdiğim adamın durduk yere 'ayrılalım.' demesini kaldıramıyordum.

Parmaklarıyla oynamayı kesip yüzüne getirdi elini. Gözyaşlarını sertçe silerken benim kıyamadığım yüzüne nazik davranmaması sinirlerimi bozmuştu. Gözyaşlarının ıslattığı elini tişörtüne silip bir iki adım geriledi. Ne yapacağını şaşırmıştı, farkındaydım.

"Bak Yankı, az önce ayrılmak istediğini söyledin ve kabul ettim ama odadan çıkıp gidemiyorsun."

Tişörtünü parmaklarının arasına sıkıştırıp sakince yutkundu Yankı. Kızarmış gözlerine içim giderken dayanamayıp bir adım yaklaştım. Ona doğru geldiğimi hissetmişti. Kafasının karışık olduğunu, düşüncelerinin arasında yorulduğunu anlayabiliyordum. Kendini toparlayıp konuşabilmesi için zaman tanıdım ona.

"Evet, gitmedim." burnunu çekerek duruşunu dikleştirdi Yankı. Benim tişörtümü giydiği için boynunun büyük çoğunluğunu açıkta bırakan yakasından gözlerimi ayırıp yüzüne baktım. "Düşündüğüm kadar kolay değilmiş."

Karanlık • [b×b]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin