-24- Farklı Duygular

41.7K 3.2K 1.5K
                                    

Bu arada Işık'ı sevdiniz mi?

Kollarımın arasında uyuyakalmış Yankı'nın yüzünü inceliyordum. Uzun ve sık kirpiklerinin gölgesi düşüyordu yüzüne, göğsümde yattığı için büzüşmüş dudaklarının arasından çıkan kesik kesik nefesler içime işliyordu sanki. Düzgün burnu, kaşları, elmacık kemikleri hatta kulakları...bu çocuk sanat eseri gibiydi.

Dudağımı yalayarak yutkundum ve geriye yatırdım başımı. O çocuktu. Bir çocuktan da öte bebek gibiydi. Muhtaç demek yanlış olurdu ama her an yanında birine ihtiyacı vardı. Yollarımızın ayrıldığı anı düşünüyordum da, onu koruyacak kim olacaktı yanında? Etrafında olup biten her şeyden habersiz bu çocuğa kim sahip çıkacaktı?

Önümde dönüp duran filmi çoktan kaçırmıştım. Film izlemekten hoşlanmazdım zaten. Sırf Yankı istiyor diye kabul etmiştim ve tam bir zulüm olmuştu benim için. Aşk denen duyguyu bu kadar saçma işlemek için epey çaba harcıyorlardı sanırım.

Boşta olan elimi Yankı'nın saçlarına getirip usulca dokundum. Uyandırmamak için son derece yavaş hareketlerle okşadım saçlarını. Yüzüne indirdiğimde cildinin kuruluğu kaşlarımı çatmama sebep olmuştu. Yüzünden ayırıp tişörtünün iyice yukarı sıyrıldığı omzuna getirdim elimi. Bu çocuk cidden bebek gibiydi...nemlendirici kullanmadığı için yer yer çatlamış kolunu okşayarak nazikçe doğruldum. 

Uyandırmamaya özen göstererek yatağa bıraktım başını. Yanımdaki dolaba uzanıp çekmeceleri açtım bir bir. Ben de vücudunu nemlendiren bir herif değildim ama böyle kuru gözükmüyordu. Yankı'nın ki neden böyle olmuştu bilmiyordum. Sonunda küçük bir krem bulunca tekrar ona döndüm. Hafif aralık dudaklarına kayan bakışlarımı çekmem epey zor oldu.

Kreme daldırdığım parmaklarımı omzuna getirdim. Yavaş hareketlerle okşayarak iyice sürdüm kremi. Bileğine kadar getirmiştim ki gözlerini kırpıştırarak uyandı Yankı.

"Ayaz..."

"Günaydın." elimin arasındaki elini kaldırıp dudaklarımı bastırdım. Derin bir nefes verdi. "Film izleyelim deyip uyuyorsun."

"Ya, özür dilerim." doğrularak sırtını başlığa yasladı. "Ne kaçırdım?"

"Bilmem." diğer koluna geçip kremi nazik hareketlerle sürmeye başladım.

"İzlemedin mi?"

"İzlemek için daha güzel bir seçeneğim vardı." dediğimde utanarak dudaklarını birbirine bastırdı.

"N-Ne yapıyorsun?" Kremlediğim kolunu çekip kollarını birbirine sardı. "Neden krem sürdün?"

"Bebek gibi cildin var Yankı." yanaklarını kavrayıp baş parmağımla masaj yaparcasına burnuna ve çevresine sürmeye devam ettim kremi. Rahatına bakıp kafasını geriye yasladı.

"Bunu nasıl yapıyorsun?" dedi. "Uykumu getirdin."

"Annemden biliyorum." yanaklarını rahat bırakıp geriye çekildim. Pek memnun olmuşa benzemiyordu ama sesini çıkarmadı. 

Kremi yerine koymak için eğilirken duyduğum sesle duraksadım. Kendi kendine dönüp duran filmden geliyordu bu ses. Öpüşme sesi...arkamı dönüp ekrana baktım. Adam, kadını yatağa yatırmış deli gibi öpüyordu. 

"Bu ne?" kaşlarını çatarak ne olduğunu algılamaya çalışıyordu Yankı.

"Öpüşme sesi."

"Kim...öpüşüyor?"

"Filmdekiler." bir ekrana bir de Yankı'nın pembe dudaklarına baktım.

"Neden?"

"Ne neden?" hafifçe gülümsedim. "Öpüşürler, manitalar sonuçta."

Karanlık • [b×b]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin