-29- Hüzün

33.9K 2.9K 1.2K
                                    

Elimdeki gazete kağıdına sarılı şişeyi, az ilerdeki dayılardan almıştım. Hafiflemişti, çoktan bittiğinin farkındaydım ama düşürmüyordum elimden. Denizin karşısındaki banka oturup gözlerimi kapattım. Burnuma dolan rahatlatıcı deniz kokusu aklıma Yankı'yı getiriyordu. Denizi sevdiğini, kokusunun rahatlattığını söylemişti. Onu hiç getirmemiştim ki buraya, yoksa getirmiş miydim..? Sikeyim, beynimi toparlayıp düşünemiyordum.

Sadece bu değil, onun istediği birçok şeyi geri çevirmiştim ben. En ufak bir lafında ters konuşmuş, her ağzımı açtığımda kalbini kıracak bi laf etmiştim. Ne boktan herifin tekiydim...Kendi içimdeki sorunları halledemiyor oluşumun verdiği öfkeyi masum bi çocuktan çıkarmaya çalışmıştım.

Parmaklarım, boş olmasına rağmen gittikçe ağırlaşan şişeyi taşıyamadı. Gecenin bir yarısı olmasına rağmen etrafta olan kuru kalabalık yüzünden çok ses duyulmamıştı. Banktan destek alarak bedenimi kaldırdım ve geldiğim yöne doğru ilerlemeye başladım. Sarhoş olacağımı bildiğim için yanıma araba almamıştım.

Ara sokaklara girip kendimce kestirme yoldan evime giderken, aklımdaki tek şey Yankı'mdı. Nasıldı, napıyordu, iyi davranıyorlar mıydı, o Caner puştunun tavrı nasıldı..? Kafamdaki sesleri susturmak için çabalasam da olmuyordu. Sonuçta onlar onun ailesiydi. Ne kadar kötü davranabilirlerdi ki? Kötü olsalar, Yankı gitmek ister miydi?

Önümdeki taşa tekme atıp burun kemerimi tuttum. Sikeyim...keşke Yankı'yla en başından yakın olma şansımız olsaydı. O zaman bana iyice bağlanmış olurdu ve ailesini tercih etmezdi. Benim ona ihtiyaç duyduğum gibi o da bana duyardı.

Evin önüne geldiğimde cebimden anahtarı bulmaya çalıştım. Çıkardığı sese küfürler ederek kilidi zorladım. Zar zor kendimi eve atıp kapının arkasına yaslandım.

Yankı'yı en son tam burada öpmüştüm...

Gideli iki gün oluyordu ve hiç aramamıştım. Bir yanım ailesiyle vakit geçirmesini istediğim için aramazken diğer yanımda garip bi kırgınlık vardı. Veda etmeden gidişinden doğan ve onaramadığım bir kırgınlık...Belki de saçmalıktı bilmiyorum ama rahat bırakıyordum işte. Annesiyle özlem gidermesine fırsat tanıyordum.

Soğuk parkede bedenimi kaydırıp oldukça rahatsız bir pozisyona girdim. Muhtemelen uyandığımda her yanım tutulmuş olacaktı ama umursayacak halde değildim. Göz kapaklarımın üstüne çöken ağırlığa daha fazla direnemeyip kendimi bıraktım.

**

Elini kaldırıp yavaşça cama tuttu Yankı, parmaklarından sızan güneşin gözlerine vurmasını ve aydınlık hissi vermesini seviyordu. Parmaklarını hafif hafif hareket ettirerek batmak üzere olan güneşle oynamaya devam etti.

Odasındaydı, ailesi birçok şeyin yerini değiştirdiği için biraz zorlansa da alışmıştı. Camın önünde duran yatağı odanın ortasına çekilmişti mesela...ne gerek vardı ki? Sonuçta o yatağın oraya alınma sebebi güneşi hissetmek istemesiydi. En keyifli aktivitesini de alıyorlardı elinden.

Artık güneş ışınlarını net bir şekilde hissedemiyordu. Batmak üzereydi, odasına çıkmadan önce hizmetli kadına sorup saati öğrenmişti. Sıkıntıyla iç geçirerek elini indirdi ve yatağına ilerledi. Elleriyle kontrol ederek yatağını bulduktan sonra üstüne oturdu. Canı sıkılıyordu ve konuşacak kimsesi yoktu. Yemek saatini çoktan geçirmişlerdi, babası gelmemişti çünkü. O yoksa, yemek de yenmezdi. Saygısızlık olurdu.

Elini acıktığı için guruldayan midesinde gezdirirken kapının açılma sesini işitti. En ufak bir sesi bile rahatça duyan kulaklarına minnet ederek geriye çekti bedenini. Sırtı yatağın başlığına değdiğinde durup sesleri dinledi, gelen kişi her kimse o kadar sessiz yürüyordu ki zar zor duyuyordu.

Karanlık • [b×b]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin