-12- Vicdan

43.8K 3.6K 776
                                    

Yankı karşımda iştahla hamburgerini yiyordu. Az önce bana yaşattığı şeyden hiç haberi olmadan, keyifli keyifli konuşuyor çok lezzetli olduğundan bahsediyordu. Söylediklerini işitiyordum ama anlayamıyordum sanki. İçime bir kasvet çökmüştü, kapatmıştım kendimi. Elimde olan bir şey değildi. Tek isteğim yatağa girip uyumaktı.

"Sen yedin mi Ayaz abi?" hiç dokunmadığım hamburgerime baktım.

"Evet."

"Eline sağlık." peçeteyi bulup dudaklarını sildi. "Çok güzel olmuş."

"Doydun mu?" dedim manasızca, başını aşağı yukarı sallayıp içeceğini içti. "Yorgunum ben, yatacağım." ayağa kalkıp tabakları tepsiye koydum, elime alıp içeri giderken bir gözüm Yankı'daydı. Yavaş yavaş geliyordu peşimden.

Elimdekileri mutfağa bırakıp odama gitmek için merdivenlere yöneldim. Yankı koltuğa gidip otururken yüzü düşmüştü. Tek başına sıkılacak ve kafasında kurmaktan korkacaktı yine.

"Yankı, gel."

"Nereye?"

"Kalk." birkaç adımda yaklaşıp bileğinden tuttum. Merdivene kadar geldiğimizde yüzüme baktı.

"Nereye?" diye sordu tekrardan.

"Odama."

"N-neden?"

"Yatacağım dedim ya Yankı." basamakları bir bir çıkıp odaya kadar geldik. Kapıyı kapattıktan sonra zemine yakın pencereleri de örttüm. Aksi takdirde Yankı'nın takılıp aşağı düşmesi muhtemeldi.

"Ben ne yapacağım?"

"Uyumak istemez misin?" bir iki saniye durup kendini yokladı.

"Sanırım yorgunum."

"Gel." bileğinden tutup yatağa oturttum. Bastonunu kenara yaslayıp, yanına geçtim. Aramızda uzun bir mesafe vardı. "Bak, müzik açıyorum. Sıkılmazsın."

"Teşekkür ederim." odayı dolduran yatıştırıcı şarkıyla gülümsemesi büyüdü. "Yatağın çok rahatmış."

Neredeyse bir buçuk haftadır onu koltukta yatırdığımı anımsayınca dudağımı ısırdım. Çok mu rahatsızdı acaba?

"Sen rahat edemiyor musun?"

"Ediyorum ama..."dudaklarını düz çizgi haline getirdi. "Biraz sert."

O odayı açmam lazımdı artık. Eninde sonunda olacak bir şeydi bu. Orayı sonsuza kadar kapalı tutamazdım. Çocuğun rahatsız olduğu yüzünden okunuyordu. Sertçe yutkunup Yankı'ya arkamı döndüm. Birkaç saat kestirecek ve kalkacaktım. İçimdeki sıkıntının geçmesi için bu şarttı.

**

"Ooo ben yokken siz işi baya ilerletmişsiniz."

işittiğim tanıdık ses uykumun en güzel yerini böldüğü için kaşlarımı çattım. Günün ortasında uyumaktan dolayı oluşan baş ağrımı yok sayıp yavaş yavaş araladım gözlerimi. Kaynağını anlayamadığım halde burnuma dolan müthiş bir koku vardı.

"Ne..." diye mırıldandım uyku haliyle. "Nilay?"

"Benim bebeğim benim." vücudumu gererek gözlerimi tamamen açtım. "Ne iş?" muzip bir ifadeyle sırıtınca ne olduğunu anlamaya çalıştım. Alt tarafı Yankı'yla uyuyorduk.

Üzerimde daha yeni hissettiğim ağırlıkla gözlerim irice açıldı. Yankı bacağını bacaklarımın üstüne atmış, başını omzuma yaslamıştı.

"Noluyoruz lan." kendimi geri çekip üstümdeki bedeni yatağa bıraktım. Hafif aralık dudaklarını kapatıp uykusuna devam etti.

"Valla sen anlat, noluyorsunuz?"

Karanlık • [b×b]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin