-25- Utangaç

40.7K 3.3K 742
                                    

Ağırlığımı dirseğime vererek doğruldum. Yankı, üzerinden kalkığım için rahatlamış gibiydi. Hala yana dönük yüzünü sıkıca yastığa bastırıyordu. Zorlanıyormuş gibi görünmesi, bu suratındaki ifade içimde bir yerleri acıtıyordu. Yatağın üstünde oturur pozisyona geldim. Onu bu halde bırakamazdım. 

"Yankı." karnında duran elini tuttum. "Bana dön." elini kurtarıp yataktan destek alarak doğruldu. Hiç rahat görünmüyordu sanki ona zarar vereceğimden korkar gibi bir ifadesi vardı.

"Çekilir misin?"

"Yapmamalıydım." boğazımdaki yumruyu geçirebilmek için yutkundum. "Biliyorum, sana sormam lazımdı." elimi uzatıp yanağını kavradım. Nazik hareketlerle çenesini okşarken başını diğer tarafa çevirdi.

Dokunmamı istemiyordu.

Elimi çekip, yavaşça kalktım yataktan. Yapabileceğim bir şey yoktu. Dayanamamıştım, yeni yetme ergenler gibi tutamamıştım kendimi. Şimdi de bedelini ödüyordum işte. Dudaklarımız birleştiği an duyduğum zevk toz olup uçmuştu. Yankı'nın mutsuz ifadesi, tedirginlikle bakan gözleri tüm keyfimi kaçırmıştı.

Odanın balkonuna çıkmadan önce dolabın üstünden paketimi aldım. Bir dal çıkarıp dudaklarımın arasına götürdüm. Elimi siper ederek ateşi yaktım. İçime çektiğim yoğun duman boğazımdan geçip giderken az da olsa rahatlamıştım. Sinirliydim. Neye ve kime bilmiyorum ama içimde müthiş bir öfke vardı.

Boka sarmıştı işte her şey. Korkutmuştum çocuğu. Uzaklaşacaktı benden. Benim onu izlerken için gidiyordu ama ben onun için bir şey ifade etmiyordum demek ki. İlk geldiği günler beraber hiç de iyi zamanlar geçirmemiştik, bana bir anda ısınamaması normaldi. İnsan göremediği birini nasıl kolayca sevebilirdi?

Ama iyi gibiydi işte...son birkaç gündür her şey iyi gibiydi. Bana alışmış gibiydi. Onu üzmemek için her istediğini yapıyor, yanından bir saniye ayrılmıyordum. Daha da napılır bilmiyordum ki. Bu kadarı gelirdi elimden.

İçime bir  nefes daha çekip balkon demirine dayadım ellerimi. Hava serindi, hafif hafif esen rüzgar ince tişörtümün koruyamadığı bedenime çarpıyordu. İyiydi bu, kendime geliyordum.

İzmariti yere atıp ayağımla üzerine basarken yenisini çıkardım. Parmaklarımın arasında tuttuğum sigarayı yakıp içime çektim tekrar. Şu saatten sonra Yankı'dan uzak kalabilmem imkansızdı. Başka çaresi yoktu, alışmalıydı bana. Her şeyi telafi eder, istediği her şeyi yapardım. Farkında değil miydi ne kadar çabaladığımın? Onu üzmemek için şekilden şekle girdiğimin? Değişmeye çalışıyordum ama o hissedemiyordu belki de. Hala tam olarak güvenemiyordu bana.

"Ayaz." Yankı'nın sesini alınca hemen kapıya döndüm. Kenara tutunmuş, çekinerek içeri doğru bakıyordu.

"İçeri gir Yankı." istemsizce soğuk çıkan sesim daha da düşürdü yüzünü. Kapıya tutunarak balkona girip yanıma doğru adımladı.

"Napıyorsun burada?"

"İçeri gir diyorum, üşüyeceksin." hava serindi, çıkar çıkmaz irkilmesine bakılırsa soğuk içine işlemişti bile.

"Üşümüyorum."

"Bok üşümüyorsun." içgüdüsel olarak kolumun altına aldım Yankı'yı. Elimi omzunda hızlı hızlı hareket ettirerek, bir annenin çocuğuna yaptığı gibi, ısınması için uğraştım. 

"Şey." titrek bir nefes verdi. "Küs değil misin?" az önce olanlara rağmen onu ısıtmak istememe şaşırmış gibiydi. 

"Unut gitsin." sigaranın dumanı yüzüne vurunca gözlerini kıstı.

"Kötü kokuyor."

"İçeri geç."

"Neden içiyorsun?" cevap vermedim. Biraz da olsa içimdeki sıkıntıyı rahatlatıyordu. Çünkü az önce hayatında ilk kez geri çevrilmiş biriydim. Sıkıntım elbette bu değildi. Sıkıntım, hayatımda ilk kez birini bu kadar çok isteyip de ulaşamamaktaydı.

"İçeri geç." dedim yineleyerek. Bana aldırmadan kolunu göğsüme sararak daha çok yanaştı. Napıyorsun Yankı...ayarlarımla oynuyorsun be oğlum.

"Gitmek istemiyorum." kafasını kaldırarak gözlerime baktı. "Üzdüm...değil mi?"  kalbimi ağrıtıyorsun Yankı.

"Hayır."

"Tekrar..." derin bir nefes aldı. "Tekrar yapar mısın aynı şeyi?"

"Neyi?"

"Beni öper misin?" heyecanla bakan gözlerine kapılmamalıydım. Ne istediğinin farkında bile değildi. Az önce beni iten çocuk, şimdi gelmiş dalga geçer gibi öper misin, diye soruyordu.

"İçeri geç dedim Yankı." sigarayı demire bastırarak söndürüp aşağı fırlattım.

"Korktum biraz." dedi ağlamaklı bir sesle. "Dediğin, söylediğin her şey oldu...kalbim çok hızlandı, nefesin yüzüme vurdu sonra da-"

"Gerek yok bunları konuşmaya." 

"Ben konuşmak istiyorum ama." başını yukarı kaldırıp gözlerini kapattı. "Beni kıracak mısın?"

Sertçe yutkunarak tamamen Yankı'ya döndüm. Yüzünü ellerimin arasına alırken keyifle tebessüm etti. Farkındaydı, bana istediği her şeyi yaptırabileceğini biliyordu artık. Onu kırmamak için, ağlatmamak için her şeyi yapardım.

"Yankı'm." baş parmağımla yanağını okşuyordum. "Bana neler yaptığının farkında mısın?" gülümsemesi yavaş yavaş soldu, ciddileşiyordu. 

Yüzlerimiz arasındaki mesafeyi kapatıp az önce hissettiğim şeyi tekrar hissetmek için, dudaklarımızı birleştirdim. Yankı'nın soğuk dudakları benden önce hareket etti. Alt dudağını kavrayıp yavaşça öperken göğsümü sıkıca tutuyordu. Acemi hareketlerle karşılık vermeye çalışması gülümsememe sebep oldu. Dilimi dudaklarının arasına gönderip üst dudağını çekiştirerek ayrıldım. Tüm bedeni, kollarımın arasında titriyordu. Heyecanlıydı.

"Öleceğim bir gün..." zihnimden geçenleri özgürce söyledim. "Ne kadar güzel olduğunun farkında mısın?" eğilip minicik bir öpücük daha kondurdum dudaklarına. Bağımlısı olmuş gibi hissediyordum. Onu sürekli öpmeden nasıl duracaktım acaba?

"Güzel miyim?"

Derin bir iç çekerek "Çok." diye mırıldandım. Üşümüş bedenini kendime çekip sıkıca sarıldım. Ellerimi sırtında gezdirirken burnumu saçlarına bastırıp kokusunu içime çektim.  "Benim güzelimsin."

Artık tamamen emindim.

 Yankı benimle mutlu olduğu sürece, gitmesine izin vermeyecektim. Ondan ayrı kalamayacak kadar çok alışmıştım varlığına.

İçimdeki hislerin yoğunluğuyla Yankı'yı daha sıkı sarıp "Bebeğim benim." dedim. Göğsümde gerilen dudaklarından gülümsediğini anlayabiliyordum. "Bundan sonra nasıl olacağını biliyorsun değil mi?"

"Nasıl olacak?"

"Benimle sevgili olmak istemez misin?" Yankı'nın kalbi duracak gibiydi, hissedebiliyordum. Benden ayrılmadı, daha sıkı sarılıp göğsüme iyice sokuldu.

"İsterim." diye mırıldandığında dudağımı ısırarak gökyüzüne baktım. 

Artık boynuna bıraktığım öpücükler, durmadan sarılmak isteyişim ve  yersiz kıskançlıklar... hepsi anlam kazanacaktı. 

Tıpkı benim Yankı'yla anlam kazandığım gibi.

Günaydınlar efendim, bu da dünkü bölüm kısa olduğu için gelen günaydın bölümü

Karanlık • [b×b]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin