-39- Gönül Almak

31.6K 2.5K 1.5K
                                    

Medya - Ayaz...muhteşemsin

Yatakta sağa doğru dönerken Yankı'nın narin belini kavrayıp kendime çekmenin hayalini kuruyordum. Her zaman olduğu gibi kokusu uzaklaşınca uykum dağılmıştı. Elimi uzatıp yatağı yokladım. Ellerim her boşluğa düşüşünde kaşlarım çatılırken uykuyla uyanıklık arasındaki çizgiden kurtulup araladım gözlerimi. Uyku sersemliğiyle doğrulup tekrardan yatağın her yerine baktım.

Bacaklarımı sarkıtıp yataktan kalkarken "Yankı." diye mırıldandım. Yeni uyandığım için boğuk çıkan sesimi düzeltip "Neredesin?" dedim tekrardan. Banyoya gidip kapıyı açarak içeri baktım, burada yoktu.

"Yankı." içimde telaş kırıntıları oluşurken döndüm odaya. Uzun beyaz perde yavaşça çekildiğinde capcanlı mavileriyle bana bakan Yankı'yı gördüm. Üzerinde birkaç düğmesi açık olan beyaz gömlek omuzlarına kaymış, yer yer morluklar olan cildini açıkta bırakmıştı.

"Günaydın." heyecanla dudağını ısırıp arkasını göstermeye çalıştı. "Kahvaltı hazır."

"Güzelim, niye kalkıyorsun yanımdan?" birkaç adımda tam önünde durup yüzünü kavradım.

"Senin için kahvaltı söyledim." gelecek soruyu bildiği için konuşmama müsaade etmeden devam etti. "Geldiğimiz gün oda servisi için aranacak numarayı söylemişlerdi."

"Bu halde mi açtın kapıyı sen?" gömleğinin yakalarını çekiştirip düzelttim, bir başkasının onu gördüğü düşüncesi bile deli ediyordu beni.

"Aslında görevliden yardım isteyecektim ama kızarsın diye kendim hazırlamaya çalıştım." rastgele dizilmiş kahvaltılıklara ve bizim için özenle açtığı servislere baktım. Sabah sabah bunun için uğraşmıştı bir de. "Beğendin mi?"

"Beğendim." ben sarılmak için bir harekette bulunmayınca kolunu belime sarıp omzuma yasladı başını. "Uğraşmasaydın, yormasaydın kendini."

"Senin için bir şeyler yapmak istedim."

"Teşekkür ederim." kolumu beline getirip terasın içine yönelttim Yankı'yı. Sandalyesini çekip otururken heyecanlı ifadesi hala yüzündeydi.

"Bugün beraber vakit geçiririz diye düşündüm, o kadar tatil ayarladın, değerlendirmeliyiz." bunları belki uyumadan önce belki de gece boyu düşündüğü belliydi. Yankı gibi çekingen birinin bir anda edebileceği laflar değildi çünkü. Parlak parlak bakan mavileride bu teorimi onaylıyordu.

"Geçiririz." sadece yarısı doldurulmuş olan portakal suyunu elime alırken bakışlarını yere indirdi Yankı.

"Hala küssün Ayaz..." sandalyesini itip ayaklanırken yine kucağıma gelmek isteyeceğini biliyordum. Ona dayanamayacağımı öğrenmişti, her seferinde kullanıyordu artık. "Barışalım, lütfen."

Bu sefer beni bu şekilde kandıramayacağını göstermeyi planlarken yanıma kadar gelip tam önümde durdu Yankı. Masanın üstünde rastgele hareket ettirdiği parmaklarına kaydı bakışlarım. "Ayaz." dedi incecik sesiyle. "Bana küs kalmanı istemiyorum." kollarını uzatarak kucağıma bıraktı bedenini. Belini kavrarken başını omzuma yaslayıp tatlı mırıltılar çıkardı. Yine ne olduğunu anlamadan kendimi ona sarılırken bulmuştum.

"Çok fenasın, çok." boynuna dudaklarımı bastırıp kokusunu içime çekerek öptüm. "Kahvaltıdan sonra havuza götüreceğim seni."

"Hani denize gidecektik?"

"Havalar soğudu, gidemeyiz." gömleğinin açıkta bıraktığı omzunu öpüp usul usul okşadım. "Hadi, bitir yemeğini."

**

Karanlık • [b×b]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin