-20- Öpücük

46.4K 3.5K 1.5K
                                    

Medya- Ayaz

Kapıyı arkamızdan örttüğüm halde Yankı'nın belini bırakmadım. Elinde sıkı sıkıya tuttuğu tabloyu alıp şöyle bir göz gezdirdim. Ne yazdığını soramamıştım henüz. Elbet öğrenirdim.

O kız Yankı'yı çok iyi tanıyordu. Bu durum biraz canımı sıkmakla beraber iyi hissettirmişti. Anladığım kadarıyla anne babası ilgisizdi, onu seven ve ilgilenen bir arkadaşı olması içimi rahatlatmıştı.

"Elimizi yüzümüzü yıkayalım." belinden yönlendirerek merdivenlere getirdim. Artık inip çıkması sorun olmadığı için kolaylıkla çıktık yukarı. Banyoya girince lavaboya yaklaşıp musluğu açtım.

Ellerini sabunladıktan sonra avucunu açıp suyu biriktirdi. Su dolu ellerini yüzüne sürdüğünde akan damlalara takıldı gözlerim. Islanmış dudaklarından çenesine süzülen su tanelerine bakarak iç geçirdim.

Aynı şekilde elimi yüzümü yıkayıp temiz havlu aldım. Yankı'nın yüzünü bir bebekmiş gibi yavaş yavaş silerken sakince bekliyordu. Ne yaptığımı, neden yaptığımı anlayamıyor gibiydi. Ben de öyleydim.

Havluyu kenara bırakırken boynuna indi gözlerim. Bembeyaz, mis kokulu teni oraya yaklaşmam için yalvarıyordu sanki.

Hayır...Yankı'ya sarılmak için fırsat falan kollamıyordum. Sadece evrendeki her şey onu gözüme güzel göstermek icin harekete geçmiş gibiydi.

Odaya geçtiğimizde dolabı açıp şort ve tişört çıkardım. Yankı onları giyerken kendi üstümü değiştim bende. Hava yeni yeni kararıyordu, uyumasak da olurdu aslında. Ama garip bir ağırlık vardı üstümde.

"Uykun var mı?" yanına yaklaşıp tişörtünün eteklerini aşağı çektim.

"Biraz." ellerimi yukarı çıkarıp saçlarıyla boynu arasını okşarken tebessüm etti. "Bugün için teşekkür ederim."

"Bir şey yapmadım ki." omzuna kadar getirdiğim elimi kolunu okşayarak beline indirdim. Tek kolumu beline sarıp kendime çektim bedenini. Bir elini omzuma koydu,heyecanlanmıştı.

Nefes alışverişim hızlanırken boynuna eğildim. Kokusunu olabildiğince içime çekiyordum. Diğer elimle yanağını kavrayıp burnumu boynuna sürttüm. Sadece ikimizin duyduğu bir şarkının altında sarılıyor gibiydik, o derece rüyalara kapılmış, kendimden geçmiştim.

Belini okşarken dudaklarımı tenine değdirdim. Sonunda bu bembeyaz boynu öpebilmenin vermiş olduğu haz tüm bedenime yayıldı. Yankı kaskatı kesilmiş, kesik kesik nefesler alarak bekliyordu. İncitmekten korkarcasına yavaş hareket ediyordum.

Uzunca öptüğüm yerden ayrılıp hemen yanına  bastırdım dudaklarımı. Dudaklarımın yandığını hissediyordum. Küçücük, basit bir temastı oysaki. Nasıl bu kadar etkileyici olabiliyordu?

"Ayaz..." 

Kulağının hemen altını kokusunu içime çekerek öptüm. O kadar hafif öpücükler konduruyordum ki zar zor hissettiğine emindim.

"Söyle Yankı'm." istemsizce dudaklarımdan çıkan şeye aldırmadım, sonunda yapabilmiştim...sonunda içimden geldiği gibi hitap edebilmiştim ona.

"N-Ne dedin?" başımı boynundan ayırsam da yüzlerimiz birbirine çok yakındı. Yanağını okşamaya başladığımda dudağını ısırdı.

"Yapma..." ıslak dudağına bakıp zorlukla yutkundum.

"Neyi yapmayım?" konuştukça birbirine değen dudaklarından gözümü zar zor ayırıp boğazımı temizledim.

"Dudağını ısırma."

"Doğru ya, yara olurdu." ilk geldiği günlerde yaptığım uyarıyı hala unutmamıştı.

"Hayır, çok güzel görünüyor." kalp atışlarının hızlandığını hissetim. Ya da öyle algılamak istiyordum. Kollarımın arasında heyecandan titriyordu, benden etkileniyordu. Bu benim için büyük bir hazdı.

"Uyuyalım mı?" kendini geriye çekse de belindeki kolumu ayırmadım. Bu şekilde tutmak fazla...sahiplenici bir hareketti.

Ben de tam olarak bunu istiyordum.

"Uyuyalım."

"Aşağı gideyim o zaman." arkasını dönmesine müsaade etmedim.

"Burada kal."

"Ne?" epey afallamış görünüyordu. "Ama burası senin odan."

Bizim odamız.

"Olsun." beline baskı uygulayıp yatağa doğru ilerlettim. Yatağın kenarına oturup yorganı sıkıca kavradı.  "Uzan hadi."

Kendini geriye kaydırıp yorganın altına girdi. Kitaplığa göz gezdirip hoşuma giden bir kitabı aldım. Bu sabah bana kitap okuyalım demişti. Okuyacaktım.

Yanına uzanıp kitabın kapağını araladım. Sesi duyar duymaz gözleri parladı. Bu görüntü her şeye değerdi.

"Kitap mı okuyacağız?"

"Evet." kolumu arkasına uzatıp başını göğsüme yatırmasını sağladım. Şaşkındı, heyecanlıydı ve belki de neler döndüğünü anlamıyordu.

Alışmalıydı. Bu saatten sonra yakınımdayken uzak kalmasına dayanabileceğimi sanmıyordum.

.. "Senden rica ediyorum, beni dinleyeceğin bu çeyrek saat için yorulma.

Çünkü ben seni sevmekten hiç yorulmadım."

Başını hareket ettirip daha rahat bir pozisyon buldu Yankı. Elini de göğsüme yerleştirmişti şimdi. Saçlarından burnuma dolan koku eşliğinde bir sayfa daha çevirdim.

"...Ve sanırım beni ölüm döşeğimden çağırsan, birden ayağa kalkıp sana gelecek gücü bulurdum."

Cümlem bittiğinde kafasını yavaş yavaş kaldırıp yüzüme baktı Yankı. Tam da şuan da beni görmesini dilerdim işte. Onu izlerken gözlerimin nasıl göründüğünü, bakışlarımdaki hayranlığı görmesini isterdim.

Herkese karşı aynıyken sadece onun için değişmeye çalıştığımı görmesini isterdim.

Beni ne kadar etkilediğini, nelere sebep olduğunu görmesini isterdim.

Yüzüne doğru eğilip tam dudağının altına, çenesine, küçük bir öpücük kondurdum.

Bu çocuk benim mucizemdi.

Çerezlik diyelim :)

Ayaz Bey gittikçe emin oluyor kendinden

Karanlık • [b×b]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin