-38- Yalnız

30.3K 2.5K 939
                                    

Kırgındım, müthiş bir kırgınlıktı hem de bu. Hayatımda değer verdiğim tek insan bile diyebilirdim Yankı için. En güzelimdi, en değerlimdi...Olaylara hangi açıdan bakarsam bakayım 'inanmıyorum.' demesinin mantığını çözemiyordum. Sadece ona vakit tanımamı istiyorsa tanırdım, bana güvenmiyorsa bu güveni kazanmak için elimden geleni yapardım. Bunlar sonuç odaklı düşüncelerdi, göğsümdeki sancıyı geçirmek için elimden bir şey gelmiyordu.

"Çok garip bir şey lan." diye mırıldandı Volkan, sarhoş olmak üzereydi, belki de çoktan olmuştu. "Birine aşıksın...onu sevdiğin için mutlusun ama aynı zamanda o hisse hiçbir zaman sahip olamayacağını biliyorsun." 

Parmaklarımın arasındaki bardağı kendi etrafında döndürürken hafifçe sırıttım. O kendi hayatını baz olarak konuşsa da sanki felsefik cümleler kuruyormuş gibi içime işliyordu. Şu an duyacağım her söz anlamlı gelecekti...boşluğa düştüğümü hissediyordum. Yankı'nın hiçbir zaman benim onu sevdiğim kadar sevmeyeceği gerçeği nefes almamı dahi engelliyordu...saatlerdir aklımda gezinen bir düşünceydi bu. Delirmek üzereydim.

Volkan  bir şeyler sayıklarken gözlerimi kapattım. Gözümün önünde belirmişti yine. Parlak mavi gözleri, pürüzsüz cildi ve her öpüşümde heyecanlandığım o tapılası dudakları...onu düşünürken gülümsediğimi fark ettim. Elimdeki şeyi kafama dikip yüzümü buruşturarak ayağa kalktım. Bardağı sertçe bıraktığımda Volkan yüzüme baktı. "Yankı'ma gidiyorum ben." elimin tersiyle dudaklarımı silip bardan çıktım. 

Sonunda odanın bulunduğu yere gelebilmiştim. Omzumu yaslayıp kapıyı açana kadar öylece bekledim. Kapı açabildiğimde kulaklarıma dolan hıçkırık sesi her şeyi en başından canlandırdı zihnimde. Gözlerimi kapatarak içeri girip kapıyı örttüm. Sırtımı soğuk duvara yaslayarak bekledim bir süre.

"A-Ayaz..." der demez hıçkırdı Yankı. Kenarda duran elimi yumruk haline getirip gözlerimi araladım. Ağlamaya hazır bakan mavileriyle camın önünde öylece duruyordu. Duvardan ayrılıp yatağa ilerleyecekken korkuyla parlayan gözleri bırakmaya içim el vermedi. Yalnız kalmaktan korktuğunu anımsadığımda bir küfür mırıldandım. Sinir haliyle bunu düşünememiştim.

"Uyumadın mı sen?" Bir kolumu omzuna sarıp kendime çektiğimde hiç beklemeden sarıldı Yankı. Ben geldiğim için artan hıçkırıklarını dizginleyemiyordu. Yüzünü kavrayıp göğsümden ayırdım başını. "Ağlama, geldim." gözyaşlarını silerken dudaklarını birbirine bastırdı. "Korktun mu?"

"Biraz..." kıpkırmızı olmuş gözlerine daha fazla bakamayacağımı fark edip bakışlarımı kaçırdım. Sarılmak, öpmek ve yanında olduğumu söylemek istesemde içimdeki boşluk bunu yapmamı engelliyordu. "N-Neden gittin?"

Bu konuyu tekrar konuşmaya başlarsak olay büyürdü, Yankı'yı kaybetmeyi göze alamazdım. Üzerini kapatmak ve güven konusunu açmak istemiyordum. Nolur bana inan, diye yalvaracak halim yoktu. Benimde bir gururum vardı.

Kollarımı bedeninden ayırıp kendimi yatağa bıraktım. Sırtımı başlığa yaslayana kadar konuşmadı. İki eliyle de gözlerini ovuşturup burnunu çektiğinde zorlukla yutkundum. Ben gelene kadar ağlamıştı...bir de buna yanacaktı içim.

Yatağa kadar dikkatlice gelip üstüne oturdu Yankı. En ucunda duruyor, bana yaklaşmıyordu. "N-Neredeydin?" diye sordu çatallaşmış sesiyle.

"Hiç." parmaklarımı alnıma bastırıp ağrıyı geçirmeye çalıştım, başım çatlıyordu.

"Şey..." kucağında duran elleriyle oynamaya başladı Yankı, ne zaman çekinse böyle yapıyordu. "Çok merak ettim seni." cümlesi biter bitmez yavaşça yutkundu. Ağlamamak için tutuyordu kendini.

Karanlık • [b×b]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin