-47- Civciv

25.2K 2.2K 1.2K
                                    

Medya - Ayaz

Ceketimi iş yerinde unuttuğumu çok önceden fark etmiş olsam da geri dönmeye üşenmiştim. Zira Yankı bu akşam bana bir sürprizi olduğunu söylemişti ve ne kadar çabuk yanında olabilirsem o kadar iyiydi. Zaten bir türlü zihnimden çıkaramadığım güzel yüzünü görebilmek için dakikaları sayıyordum, asla geri dönüp de vakit kaybedemezdim.

Anahtarı kilide sokup çevirdikten sonra hemen içeri girdim. Gözlerimle tüm antre ve salonu tararken mutfaktan Işık'la beraber çıkan Yankı'yı buldu bakışlarım. İçimi yine o aşina olduğum huzurlu his kaplarken kollarımı açarak, heyecanlı mavileriyle bana bakan sevgilime ilerledim.

"Yankı'm." belini kavrar kavramaz kucağıma aldığım için omuzlarıma sıkıca tutundu.

"Ayaz, napıyorsun?"içimde şaşkın ses tonunu yeme isteği uyansa da boynuna yoğun öpücükler kondurmakla yetindim. Omuzlarımdaki ellerini saçlarıma kaydırırken "Işık var..." diye fısıldadı.

"Ondan bir şey olmaz." alt dudağını ısırıp utançla gözlerini kırpıştırması, benim için muazzam bir görüntüydü. "Bebeğim, şimdi seni öpsem, olur mu?"

Boynumdaki kollarını sıkılaştırıp iyice sokuldu bana. Olağanca kısık bir sesle "Işık görmesin." diye mırıldanınca direkt kenarda  duran arkadaşıma baktım. Kaşlarımla içeriyi işaret edince mesajı almış ve yeniden mutfağa girmişti. "Gitti mi?"

"Gitti." başını kaldırıp iki eliyle yanağımı kavradı. Dudaklarımı karşımdaki pembemsi dudaklarına sürttükten sonra, alt dudağını usulca çekiştim. Bu yumuşak dokunun dudaklarımda bıraktığı tat muhteşemdi, daha fazla hissetmek, daha hızlı öpmek istesem de sevgilimin üstüne gitmek istemediğim için yavaş yavaş hareket ettirdim dudaklarımı. Yankı'ı kendini geriye çekmese, muhtemelen dakikalarca öpmeye devam edebilirdim. "Çok güzelsin yine." 

"Günün nasıl geçti?" derken inmek için hareketlenmişti. Bedenini nazikçe yere bırakıp, bir kolumu omzuna sardım. "Yoruldun mu?"

"Her zamanki gibi yavrum." 

"Ayaz..." elini koluma doğru çıkartıp kaşlarını çattı. Tenimde gezinen ince parmakları bana bambaşka şeyler anımsatsa da o çok ayrı dünyalarda gibiydi. "Neden bu kadar üşüdün?"

"Önemli değil bebeğim, ceketi unutmuşum."

"Ya hasta olacaksın!" dilini dudaklarında gezdirip telaş içinde etrafına bakındı. Bir anda  böyle elinin ayağına dolaşmasını beklememiştim açıkçası. Basit bir üşütmeydi...kolay kolay hastalanan bir bünyem de yoktu. "Sana hırka getireyim." merdivenlere yöneldiği sırada belini kavrayıp sırtını göğsüme yapıştırdım. "Ya Ayaz, bıraksana." gergin sesine karşı gülerken boynuna bastırdım dudaklarımı.

"Gitme şimdi ta odaya kadar, özledim zaten."

"Sizi rahatsız etmek istemem ama yemekler soğuyor." omzuna astığı çantayla beraber mutfaktan çıktı Işık. "Ben kaçıyorum, afiyet olsun size."

"Sen de kal, gitme." iki gündür hastaneden çıkar çıkmaz Yankı'nın yanına geliyordu, hakkını asla ödeyemezdim. Bu yüzden bizimle yemeğe katılmasını istiyordum. 

"Olmaz bebeğim, bugün sizin gününüz."

"Bizim günümüz mü?" aklıma Yankı'nın dün akşam söylediği sürpriz olayı geldiğinde taşlar yerine oturmaya başlamıştı.

"Teşekkür ederim Işık." muhtemelen yardımları için ettiği teşekkürden sonra kollarımdan sıyrılıp Işık'a ilerledi Yankı. Birkaç hafta önce sevmediğini ve asla sevmeyeceğini söylediği kıza kabaca sarılıp ayrıldı. "İyi ki geldin."

Karanlık • [b×b]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin