18//Kimin Umurunda?

8.7K 1.2K 941
                                    

İlk defa diyeceğim bunu garip geldi, İyi öğlenler hepinize👋🏼👋🏼

Bölümün geç gelmesinin tek sebebi Hekimoğlu dizisidir arkadaşlar, dün akşam başımı televizyondan kaldıramadım resmen!

Çok şarkı paylaşmayı sevmem ama tüm bölümü medyadaki şarkıyı dinlerken yazdım, özellikle son kısımları...

İyi okumalar dilerim~~~

.............

    Jeongguk

    San şehrinin sokaklarında, önümüzde bize rehberlik eden Jimin eşliğinde yürürken etraftaki kasvetli havayı iliklerime kadar hissedebiliyordum. İnsanlar dükkanlarının için başlarını dışarı uzatıyor, gözlerini yan yana yürüyen bize dikiyor ve göz göze geldiğimiz anda geri çekiliyorlardı. Sokaklarda ziyaret ettiğimiz önceki yerlerin aksine tek bir çocuk bile yoktu. Park sürüsüne girerken buranın kendi sürümden çok daha yumuşak bir havaya sahip olduğunu düşünmüştüm ama anlaşılan San şehri için geçerli değildi bu durum. 

Jimin hızlı birkaç adımı daha attıktan sonra, sağa ya da sola dönmemizi gerektirecek bir sokağın başına geldiğimiz anda aniden durdu. Dikkatim dağınık olduğu için durduğunu fark etmemiş ve bakışlarımı çevremde gezdirirken yürümeye devam etmeye kalkmıştım. Dalgın halimi fark eden ve beni duvarın köşesine saklanıp başını dışarı çıkartarak gözlem yapan Jimin'in yanına çekiştiren kişi bizzat Taehyung Hyung'tu. 

Sırtındaki çuvalı taşımak için kullanmadığı sol elini sokağa adım attığım anda belime sarmış ve gözlerimi irileştirmeme sebep olacak kadar ani bir güçle beni geriye çekmişti. Tıpkı Jimin gibi sırtını duvara yasladı, eğer onun tarafından durdurulmamış olsaydım ben de kendi irademle yanlarındaki yerimi alırdım ama gözlerimi kırpıştırıp kendime gelmeye çalıştığım sırada, sırtımda duvarın soğuk ve pütürlü yüzeyini değil, düzenli soluklarla inip kalkan sıcacık bir göğsü hissediyordum. 

Belimdeki eliyle beni bedeninin önünde sabitleyen ve kulağıma eğilerek, "Kahramanımız bugün nedense epey dalgın." diye mırıldanan Taehyung Hyung'a karşı, yutkunup bilinçsizce biraz daha geriye yaslandığımda, başı kulağımın yanından çekilmiş, eli ise belimin yan tarafından uzanarak karnıma sarılmıştı. Midemdeki yanmayı ve karnımın kasıldığını kumaşın üstünden elini bana bastırırken hissediyor muydu merak ediyordum. 

"İnsanlar çok garip değil mi? Ayrıca, neden saklanıyoruz biz?" Başımı geriye çevirip yüzüne bakmaya çalışırken beklediğim cevap ondan değil de, dışarıyı gözlemeyi henüz kesmiş Jimin'den gelmişti. "Buranın kurallarını bilmiyorsunuz. Orada korsanlara meydan okudun ve iki tanesini hakladın. Çoktan haber uçmuştur. Sizi görürlerse hayatta kalmanız neredeyse imkansız." Başımı yeniden önüme çevirip yutkundum. Hayır, saldırıya uğrama ihtimalinden endişelenmiyordum, aslında çokta dinleyememiştim Jimin'in ne dediğini. Taehyung Hyung'un eli bulunduğu yeri dairesel bir hareketle okşadığı için paniklemiştim bir anda. 

Eli çok sıcaktı. Gerçekten. Hem eli, hem de göğsü çok sıcaktı. Kirpiklerim titreyerek kapanmak için fırsat kolluyordu. Sokağın ortasında olmasaydık ve biraz utanmasaydım yerimde tamamen dönüp başımı göğsüne saklayabilirdim. 

"Hadi gelin. O tarafta birkaç korsan var. Sizi ara sokaklardan götüreceğim." Jimin fısıldayarak sırtını duvardan ayırıp gerisin geri az önce adımladığımız sokaklara yöneldi ve bir süre ilerledikten sonra oraya insanların sığamayacağını düşündüğüm iki bina arasında kalan daracık bir yere girdi. Yüzüm garip bir ifadeyle bükülürken, daracık bir yere girecek olmamız Taehyung Hyung'u rahatsız ediyor gibi durmuyordu. Öyle ki, adım atmaya niyeti olmayan beni, karnımdaki elini sırtımın arkasına kaydırıp hafifçe ittirmiş ve, "Hadi gidelim." demişti neşeyle. 

contrarian omega and the prince alpha Où les histoires vivent. Découvrez maintenant