10//Sorun Çıkartan Siyah Saçlar

9.4K 1.3K 551
                                    

Merhaba👋👋

Bölümü az önce bitirdim o yüzden kontrol edemedim yazım hatam falan varsa uyarabilirsiniz düzeltirim hemen😊

İyi okumalar dilerim~~

...................

   Taehyung

    Kahverengi gözlerim mağaranın sert zemininde bağdaş kurmuş bedenin yüzünü izlerken, kucağıma koyduğum parmaklarımla oynuyor, hafifçe kaldırdığım başım sayesinde ortaya çıkan yarama geceliğimden kopan kumaş parçası her değdiğinde irkiliyordum. Yakınlarda akan ve suyu gerçekten soğuk olan bir dereden, içinde su tutabilecek kadar eğimli bir kütük parçasına ağzına kadar su doldurmuş, sonra ise yanıma dönmüştü. Hala ismini bilmiyordum ve o oturmuş bana böyle yardım ederken sormaya da cesaret edemiyordum. 

İkimizde gerçekten sessizdik. Burada olmamı istemediğini ve yalnız seyahat etmekten hoşlandığını biliyordum bana söylemişti ama kendi başıma kocaman bir ormanın ortasında hayatta kalamazdım. Bu kadar badireyi art arda atlatmış ve her şeye rağmen şansına hayatta kalmışken, bu saatten sonra ölmeye niyetim pek yoktu. Gerekirse gider diz çöker yalvarır ama yine de beni de yanına almasını sağlardım.

"Kıpırdama, sen kıpırdayınca istemeden canını acıtıyorum." Karşımda dizlerinin üstünde otururken ve boynuma doğru hafifçe eğilerek özenle yaramın üstündeki kurumuş kanları silerken, yakınlığı sebebiyle geriye doğru yaslanmamı kast ederek konuştuğunda, istemsizce yutkundum. Beni kurtardığı için kalıcı bir hayranlık hissettiğim adamın, üstelik de bir omega, yüzü yüzüme bu kadar yakından nasıl sabit durmamı bekliyordu? Oysa ben nefes bile almamaya çalışıyordum. 

Yine de o eğdiği başıyla uzun kirpiklerinin altından bana bir bakış atarak bir cevap beklediğini belli ettiğinde, boğazımı temizleme isteğini görmezden gelmek çok zordu. Gözlerinin önündeki adem elmam yutkunmam sebebiyle hareketlenirken, göz kapaklarım mavi gözlerinden kaçmak için gözlerimi kapattı ve olduğundan çok daha ince ve kırık çıkan sesimle, "Tamam, tamam kıpırdamayacağım." diye mırıldandım. Bunların hepsi boğazımı temizleyemediğim için olmuştu, yoksa sesim bu kadar zayıf değildi benim!

Gözlerimi yeniden kısıkça araladığımda, yeniden yaptığı işe odaklanmış adamın üstten baktığım mavilerinden belirgin bir parıltı geçmişti. Zaten sonra da hafifçe gülmüş ve elinde sıkıca tuttuğu bez tenimde kayarken kısık fısıltısını duymuştum. "Tanrım... Yok öyle bir şey!" Sitemli fısıltısı, ilk konuşmamızdan önce de kendi kendine konuştuğu zamanı bana hatırlattığında, bu kadar çok neden bunu yaptığını merak etmiştim ama sormaya gerçekten çekiniyordum. Zaten ona gereğinden fazla yük oluyordum. Büyük ihtimalle uyumak için buraya gelmek istemişti ama o bir damla bile uyku uyuyamamıştı bana yardım etmekten. 

Gözlerinin altında beliren mor halkaları gördükçe suçlu hissediyordum. 

Bir süre daha bezi boynumda gezdirip en sonunda geri çekildiğinde, sonuna kadar mağaranın duvarına verdiğim sırtımı soğuk zeminden ayırıp derin bir nefes aldım. Bu sırada o da elindeki bezi kütüğün içindeki artık kırmızıya boyanmış suya bırakmış ve belini gerip esnerken gerinmişti. Pekala, bu kadar yorgun durması hislerime hiç yardımcı olmuyordu, orası kesindi. 

"Seni uykundan ettiğim için üzgünüm." Dudaklarımı birbirine bastırdım bakışlarımı kaçırırken. Söylediğim şeyi duyduğunda esnemeyi bırakıp bana doğru dönmüş ve, "Eğer boş anımdan faydalanıp benimle zorla gelmeseydin şu an mışıl mışıl uyuyor olurdum." demişti sitemli bir sesle. Neden, bu kadar kabaydı? Yani tek yaptığım hayatta kalmaya çalışmaktı ve o bu konuda çok şey biliyor gibi duruyordu. Yalnızca bir süre yanında kalmak ve  öğrenmek istemiştim. 

contrarian omega and the prince alpha Where stories live. Discover now