24//Hiç Olmadığı Kadar Korkunç Bakışlar

6.9K 1.1K 437
                                    

Tünaydın👋🏼👋🏼👋🏼

Dünkü karmaşaya şahit olan kimler var👉🏻👈🏻 Kaç kişi akşam akşam benimle birlikte kahkaha attı merak ediyorum da kdmxkxnkenf

Bir de, instagramdan takip isteği atanlar buradalarsa bir şey demek istiyorum. Takip isteğinizi kabul etmedim çünkü ben o hesabı öyle bir şeyler paylaşmak için kullanmıyorum. Bir de beni takip eden yakın arkadaşlarıma bir anda neden takipçimin arttığını açıklayamam o da var djnxjdnd

Neyse, iyi okumalar dilerim~~

...............

   Jeongguk

   "Kimsiniz siz?" 

Sapasağlam olduğunu görmeme rağmen yörüngesinden uzaklaşmak istemediğim adamın yüzüne bakarken, arkamdan gelen tanımadığım bir sesten yükselen soru cümlesiyle arkamı dönmüştüm yavaşça. En ucunda durduğumuz rıhtımda, normalde önümüzde  zaferi kutlayan betalardan bir tanesi herkesi sessizliğe gömecek şekilde parmağıyla ikimizi gösteriyor ve kaşlarını çatmışken bize bakıyordu. 

Neden bahsettiğini anlamadığım için bilinçsiz bir merakla, "Ne demek istiyorsun?" diye sorduğumda, birkaç dakika önce yaptığım hatayı bana hatırlatacak o cümleyi söylemişti neredeyse bağırarak. 

"Senin ona Taehyung diye seslendiğini duydum! Bu krallıkta o isme sahip prensten başka kimse yok! Kimsiniz siz? Casus musunuz?" O konuştukça üstüme dönmeye başlayan daha fazla göz, kendi hatam yüzünden bizi böyle bir duruma düşürdüğüm için utançla yanaklarımın kızarmasına sebep olmuştu. Ne kadar paniklersem panikleyeyim ona ismiyle seslenmemem gerekiyordu. Hepsi benim hatamdı. 

Yaptığım hatayı toparlamak için umutsuz bir çabayla, "S-Sen yanlış duymuşsun! Öyle demedim ben. Tae Hyung dedim sadece." dedim. Başlangıçta bocalamam bile yalan söylediğimi ele veriyordu ve karşımızdaki adamında inanmadığı açıktı. Öne doğru bir adım atıp rıhtımda yanımıza doğru adımlarken parmağını tamamen bana doğrulttu. "Sen beni aptal mı sanıyorsun! Duydum diyorum!" 

Daha da dibe battığımızı bize gösterecek şekilde arka taraflardan da bir onaylama gelmişti o yeniden konuştuktan sonra. Kesik bir nefes alıp geriye doğru bir adım attım. Sırtım, zor duruma soktuğum adamın göğsüne yaslandı ve kimliğini açık ettiğim için bana sinirleneceğini düşündüğümden başımı çevirip yüzüne bakamazken elleri omuzlarıma çıktı.

"Siz ajan mısınız?!", "Nereden geliyorsunuz!", "Bizden ne istiyorsunuz!" Farklı kişilerden farklı tonlamalarda yükselen birbirine bağlantılı sorular daha fazla panik olmama sebep oluyordu. Tek istediğimiz onlara yardım etmekti ama şimdi bambaşka bir konuma geçmiştik bir anda. Yaptığımız planlarda bize katık olurken ve birkaç saat önce sırt sırta savaşırken bize güveniyor gibi duruyorlardı. Bu kadar çabuk fikirlerinin değişmesi korkutucuydu. 

Taehyung Hyung omzumdaki elleriyle bulunduğu yeri yavaşça okşadığında ancak titrediğimi fark etmiş, bir anda göreceğim ifadeyi umursamadan başımı geriye çevirmiştim. Neyse ki, korktuğum gibi bakmıyordu. Gözlerinde bir şeyleri mahvettiğime dair bir düşünce kol gezmiyordu. Yalnızca gözlerini üstümde gezdiriyor, bakışları sakinleşmemi sağlıyordu. 

"Jeongguk, endişelenmene gerek yok. Sorun değil." Önümüzdeki konuşmaya devam eden şehir halkını görmezden gelerek gözlerime bakarken mırıldandığında nefesimi tuttum. Bu kadar anlayışlı olması kalbimin hızlanmasına sebep oluyordu. Yerini ve kimliğini açık etmiştim. Kaçmamız gibi bir imkanın bulunmadığı bir yerdeydik ve anlaşılan doğruyu söylemek zorunda kalacaktık. Haberler çabuk yayılırdı. Abisi birkaç güne kalmadan burada olduğumuzu öğrenip yeniden peşimize düşebilirdi. Canı tehlikedeydi ama o buna sebep olan beni suçlamıyordu. 

contrarian omega and the prince alpha Where stories live. Discover now