6//Mavi Gözlü Savaşçı

11.4K 1.4K 859
                                    

Bu bölüm birazcık uzun. Hatta diğer bölümlere göre epey uzun. Normalde bölmek istedim ama bölürsem kafamdaki tüm zaman akışı değişecekti bu yüzden bu şekilde kalmak zorundaydı...

Umarım 3500 kelimelik bu aşırı uzun bölümü okurken sıkılmazsınız kdnxknskdnr

İyi okumalar dilerim~~~

...........

Taehyung

"Prens Hazretleri sonraki birkaç gün hareketlerinizde daha kontrollü olsanız iyi olur. İyileşmesi uzun sürmeyecektir ancak yine de tedbirli olmakta fayda var." Saray hekimi, boynumdaki yaranın üstünü sargı beziyle sararken konuştuğunda, refleks olarak başımı sallamak istemiş, ancak sargının verdiği o sıkıştırma hissiyle yalnızca yutkunmakla yetinmiştim. Hekimin arkasında, kapının yanında önünde birleştirdiği elleriyle endişeyle bizi izleyen Suwon ben kendimde konuşacak gücü bulmadan önce hekime cevap vermek için atıldı.

"Hiç merak etme Jin Hyung, Prensimiz kendisine dikkat etmese bile ben birkaç gün boyunca yataktan çıkmamasını sağlayacağım." Krallığın en bilgili hekimi orta yaşlarının sonuna yaklaşmış olan Jin Hyung, başını onaylayarak sallayıp geri çekildi. Suwon'un dediklerine güveniyor, bu yüzden benden de ayrı bir onaylama beklemiyordu. Açıkçası, en yakın arkadaşımın verdiği güvenceden sonra ben de yataktan çıkamayacağımı anlamıştım. Saraya Generalinin atında bayılmak üzereyken getirildiğimde suratında bulanıkta olsa görebildiğim ifadeyi hala hatırlıyordum.

Annemden bile daha çok endişelenmişti benim için ve şifacıya uğrama fikri de ondan çıkmıştı. Abime kalsa kurt formuna dönüşmem yeterdi boynumdaki kesiğin iyileşmesi için. Haklıydı, kurt formuna dönüşürsem çabucak iyileşirdim ama bilmediği gerçekten çok önemli bir ayrıntı vardı. Ben ilk dönüşmemden sonra dolunay gecelerinde bile kurt formuna dönüşmeyi beceremiyordum. Annemden, kralımızdan hatta dolunay gecelerine hazırlanmama yardımcı olan hizmetçilerden bile gizlediğim bir şeydi bu ve bilen tek kişi Suwon'du. Zaten o yüzden saygılı diliyle abime karşı çıkıp her ihtimale karşı hekime gitmenin en iyisi olduğunu söylemişti.

Gerçekten, eğer o olmasaydı ne yapardım bilmiyordum.

İşini bitiren hekim, yeşil bir bulamaça benzeyen merhemi ve tahta bir kaseye konulmuş içinde yaramı temizlediği kana bulanmış ıslak bezi yanında dikilen beta hizmetliye uzatmış, sonra ise karşımda diz çöktüğü yerden kalkıp kapıya yönelmişti. Odadan çıkıp bizi Suwon ile yalnız bırakmadan önce, elini ondan biraz daha kısa olan arkadaşımın omzuna koydu ve zar zor duyabildiğim bir fısıltıyla, "Prensi odasına götür. Şu an dinlenmesi ve yüzleşmekten kaçınması çok daha iyi olur." dedi.

Hafifçe kaşlarımı çattım. Yüzleşmem gereken şey neydi ki yaramın sağlığını etkileyecekti? Meraklı bakışlarım hekimi başını sallayarak onaylayan ve o odadan çıktıktan sonra yüzündeki sıkıntılı ifadeyi bir gülümsemeyle saklayan Suwon'un suratında dolaştı. "Ne ile yüzleşmekten kaçınmam gerekiyor?" Sorduğum soruyu duyduğunda, birkaç saat önce yaşadıklarım yüzünden bitkin düşmüş bedenime destek olan bedeni duraksadı. "Önemli bir şey değil Prensim. Siz yalnızca iyileşmeye odaklanın."

Yalan söylüyordu. Bu o kadar açıktı ki. Onunla neredeyse birlikte büyümüştük. Nasıl o ben bütün mimiklerimi ve hareketlerimi ezbere bilirse ben de onun kadar olmasa da onu tanıyordum. Yalan söylerken her zamanki halinden eser kalmıyordu çünkü durgunlaşıyordu ve atabileceği en sahte gülücükleri atıyordu. Şimdi yaptığı da aynı şeydi. Birlikte odanın çıkışına doğru adımlarken benden aşağıda olan yüzündeki sahte gülücüğü iki gün bahçede bana verdiği gülücükten ayırt edebiliyordum.

contrarian omega and the prince alpha Where stories live. Discover now