8//Prens Taehyung'un Sonu ve Başlangıcı

9.3K 1.4K 473
                                    

Günaydın👋👋👋

Sonraki bölümü dün yazmaya çalıştım ama misafir geldi bir miktar ve bum🌋 bütün hevesim patladı dkxnjxnd

Bu yüzden diğer bölüm yarın gelemeyebilir, birazcık üzgünüm böyle olduğu için👉👈

Neyseee iyi okumalar dilerim~~

............

Mavi gözlü savaşçı. Mavi gözlü savaşçı. Mavi gözlü savaşçı. 

Mavi gözlü bir savaşçı mı?! 

Hayatımdaki pek çok ilke şahit olan bu gecede, yine bir ilke imza atarak son hız ormanın ortasında koşarken, temiz ve serin havayı ciğerlerime çektiğim her seferinde boğazımdaki sızının şiddeti artıyordu ancak ben koşmaktan bir an bile vazgeçmiyordum. Koşarken kaldırdığım başımla baktığım gök yüzünde, yıldızlar parıl parıl parlıyor, hilal şeklini almış ay sanki alayla bana sırıtıyordu. 

Çevremde hızla akıp giden ağaçların belli belirsiz bulanık bir nokta gibi görünen gövdelerinde bile sanki halime gülen yüzler vardı. Ne hale düştüğümü izliyor, attığım her adımda yere yıkılma yoluna doğru adım adım ilerleyen bacaklarımı işaret ederek fısıldıyorlardı. Gecenin zifiri karanlığında belki de hayal görüyordum ama yaşların dolduğu gözlerimi kapatıp adımlarımı hızlandırmadan da edemiyordum. 

Evet, yine ağlıyordum. Pek çok şey için, önümü bile göremezken göz yaşlarımı akıtıyordum. Duvardan atladığımda burktuğum ayağımın acısı için ağlıyordum. Zayıf içgüdülerime rağmen arkamda kalan sarayın arka tarafında koştuklarını hissettiğim atların bana eninde sonunda yetişeceklerini bildiğim için ağlıyordum. Hiçbir suçum yokken bu hale düştüğüm için ağlıyordum ve ne olacağını bilmediğim halde Suwon'u arkamda bırakmak zorunda olduğum için ağlıyordum. 

Elimden ağlamak dışında bir şey gelmiyordu. 

Neden tüm bunları yaşadığımı bile bilmiyordum. Neden, neden çok sevdiğim ve saygı duyduğum abimin beni öldürmek için böyle acımasız bir suikasta başvurduğunu bilmiyordum. Eğer karşıma geçip konuşsaydı, kral olmak istediğini söyleseydi ona koşulsuz şartsız güveneceğimi bilmiyor muydu? Benim nasıl biri olduğumu düşünüyordu ki tehdit olarak görüyor, öldürmek için emrindeki askerleri seferber ediyordu. 

Tam anlamıyla hayal kırıklığına uğramış gibi hissediyordum. Annemin haklı olabileceğini hiç düşünmemiştim. Küçükken eğitim sırasında düştüğümde yanıma koşarak gelen, yaptığımız düellolarda mutlu olmam için bilerek yenilmiş gibi yapan, hasta numarası yaptığım günlerde annemi inandırabilmem için mutfaktan bana ilaç çalan abim. En büyük kahramanım olarak gördüğüm kişi, bu krallık için ondan daha iyi bir seçenek olamaz diye düşündüğüm, birkaç gün önce anneme karşı inatla savunduğum biricik abim. 

Gecenin bir yarısı ölü bedenimi sabahında bulabilmek için askerlerini odama göndermiş, bunun sıradan ve dışarıdan bir saldırı gibi gözükmesi için planlar bile yapmıştı. Madem öyle, neden bu sabah ölümün kıyısındayken beni kurtarmaya gelmişti. Neden o oku atarak haydudun benden uzaklaşmasını sağlamıştı. Ölmemi madem bu kadar çok istiyordu, keşke o zaman şerefimle ölmeme izin verseydi ama yine de beni incecik geceliklerimde gecenin bir vakti kendi evimden, sürümden kaçmak zorunda bırakmasaydı! 

Henüz altı yaşındayken, uykuya dalmakta zorluk çektiğim bir gecede ikinci kattaki odamın penceresinde görmüştüm onun siluetini. Her an düşecekmiş gibi gözükmesine rağmen orada durmuş, toza bulanmış kıyafetleriyle bana gülümserken, yatağımdan görmüştüm yüzünü. Benden üç yaş büyüktü ve çok daha dayanıklıydı ama onu odamın içine çektiğimde, onun gibi güçlü birinin bile ikinci kata tırmanmak için defalarca kez düşmesi gerektiğini görmüştüm. 

contrarian omega and the prince alpha Where stories live. Discover now