11//Kur Yapmak

10.1K 1.3K 838
                                    

Günaydın ben yine fizik dersindeyim....

Açıkçası bu kadar çabuk yakınlaşmayacaklardı ama yazarken şey diye düşündüm, zaten onuncu bölümü çoktan devirdik, boşver yakınlaşıp öpüşsünler bir an önce dlmdkxmkdndkf

Neyse yine de azıcık yavaştan almaya çalışacağım merak etmeyin.

İyi okumalar dilerim~~~

.............

    Jeongguk

     Mağaranın sert zemininde, uykuya daldığım pozisyonu bozmadan uyandığımda, giriş kısmından içeriye sızan güneş ışıklarının rengi kızıla kaçıyordu. Sabahın erken saatlerinde uykuya dalmıştım, hatta artık yalnız olmadığımı da göz önünde bulundurursak dalmıştık ancak bu kadar geçe kadar uyuyacağımı hiç tahmine etmezdim. Çok fazla uyku delisi biri değildim. 

Önceden, sabahtan akşama kadar anneme ev işlerinde yardım edip yemek hazırlayarak, çarşıya alış verişe giderek ya da sırf iş olsun diye katıldığım omega günlerinde saatler harcayarak günümü geçirirdim. Gece yarısından sonra ise güneş doğana kadar dışarıda kalır, bazen antrenman yapar, bazen de kasabanın girişini alfalardan ayrı bir şekilde kollardım. Günlük uyuduğum saat sayısı üçten fazla değildi ve bir şekilde buna uyum sağlamış gibiydim. Viola'nın yardımı da her şeyi daha da kolaylaştırıyordu. 

İlk defa bu kadar uzun ve deliksiz uyuduğum gerçeği beni şaşırtırken yattığım yerde doğrulup elimi dudaklarıma yaslayıp esnerken arkama döndüm. Yüzünü benden tarafa değil de mağaranın duvarına doğru çevirmiş prensin ellerini birleştirip yanağının altına koymuş bir şekilde uyuduğunu gördüğümde gözlerimi kırpıştırdım istemsizce. Uyurken saatler önceki son halinden daha masum gözükmesi bir yana, yanımda varlığını hissetmek garip gelmişti. 

Yani, sürü içinde katı kurallarımız vardı. Biri omega olduğu anlaşıldıktan sonra odasına farklı bir türden arkadaşı bile olsa kimsenin girmesine izin yoktu. Babam bile on altı yaşımdan sonra odama adımını atmamıştı. Yalnızca annem, sabahları beni uyandırmaya gelirdi. Bu yüzden sonsuza dek yalnız uyuyup uyanacağımı düşünüyordum. Yanımda bir başka bedeni hissetmenin tek ve yegane yolu, geleneklerine aşırı bağlı sürümüzde evlenmekten başka bir şey değildi. Evlenmek ideallerim arasında olmadığına göre, kısaca yaşasın yalnızlık falan diyebilirdim.

Ama şimdi, gözlerimi uykudan sonraki o mahmurlukla aralamıştım ve başımı arkaya çevirdiğimde geniş omuzlarını ve değiştirecek kıyafeti olmadığı için hala üstünde taşıdığı geceliğinin açıkta bıraktığı esmer omzuyla uyuyan biri vardı. Uyumadan önce yan yana uzanıp tavanı izlerken bana ismimi sormuştu ve öğrendikten sonra da ona prens olarak hitap etmememi istemişti. Yine de, krallığın en önemli insanlarından birine sanki arkadaşımmış gibi ismiyle hitap etmek garip geliyordu. Bu yüzden ben de, yaşça ondan küçük olduğum gerçeğini öne sürerek Hyung demem gerektiğini söylemiştim. 

Kabul etmişti ama onay cümlesi bile bir yerde hoşnutsuz çıkıyordu. Aynı zamanda da çok derinden geliyordu... 

Yanaklarımda bir anda baş gösteren yanmanın sebebinin farklı yönlere kayan düşüncelerim olduğunun bilinciyle, soğuk mağara zeminine yaslı elimi aceleyle yüzüme çıkarttım ve ateş basan yanaklarıma yasladım. Tanrım, neden bir anda sık sık böyle şeyler düşünen birine dönüşmüştüm anlamıyordum. Yüzüne biraz uzun süre baksam aklım bambaşka yönlere kayıp duruyordu. 

Sebebi alfa olması mıydı? Hiç sanmıyordum. Eğer alfaların yanında tüm omegalar böyle tepki veriyor olsaydı kan falan çıkardı. Üstelik, benimle görüştürmeye çalıştıkları alfaya bedenim asla böyle tepkiler vermemişti. Yalnızca Prens Taehyung... Aynı zamanda hem omegalara yakışacak kadar kibar hem de bir alfaya yakışacak kadar sertti. Eğer sabah saçlarımı keserken başımı çevirip yüzüne bakmasaydım ikincisini asla düşünmezdim ama alfa olduğuna dair o belirgin gerçek oradaydı işte. 

contrarian omega and the prince alpha Where stories live. Discover now