51//Final, Kral Kim Taehyung ve Biricik Eşi Jeon Jeongguk

9.1K 1K 926
                                    

Hepinize iyi akşamlar👋🏻👋🏻👋🏻

Verdiğimiz bir haftalık uzun aradan sonra, size daha önce söylediğim gibi final bölümünü getirdim.

Henüz tam olarak bir son olmasa da, hepinize son kez iyi okumalar dilerim~

.............

   Jeongguk 

   Sarayda geçirdiğim günlerim, resmi olarak Taehyung'un eşi olmamdan sonra ilk baştakine oranla büyük bir anlam kazanmıştı. İlk gün Kraliçenin emriyle benimle ilgilenen beta hizmetçilerin sorgulayan bakışları saygılı bakışlarla yer değiştirmişti. Saray halkı arasında Prens Taehyung'un iki aylık yokluğundan sonra neden garip bir omegayı saraya getirdiği soruları cevaplanmıştı. Kraliçeyle sohbet etmek için hareme girdiğim zamanlarda rahatsız edici bir biçimde yadırgayan bakışların hedefi olmaya başlamıştım ve daha nicesi!

Saray gerçekten dışarıdaki dünyadan çok daha farklı bir yerdi. Öyle ki, burada geçirdiğim günlerde sanki yeni bir dünyayı keşfediyormuşum gibi hissediyordum.

Taehyung, buraya ilk geldiğimiz gün bahsettiği gibi beni Suwon'a emanet etmişti. İkisinin aylar sonraki ilk karşılaşmalarına tanık olduğum için onun eşimin en yakın arkadaşı olduğunu biliyor, o gece saraydan kaçmasına yardım ettiği için ayrı bir sempati de besliyordum.

Suwon, burada geçirdiğim iki hafta boyunca Taehyung'un olamadığı her an yanımdaydı. Bana sarayı gezdirip tanıtan ve yardımcı olan yegane kişiydi. Taehyung'un çoğunlukla babası ile birlikte çözmesi gereken işler olduğu için, onunla yakınlaşıp arkadaş olmam fazla uzun sürmemişti.

Buradaki varlığımın şimdilik bir şeyleri değiştirdiğini söyleyenezdi. Sanırım yaptığım tek farklılık saray bahçesine Boleum için küçük bir yuva hazırlamak ve ona arkadaş bulduğumdan emin olmaktı. Bahçe genişti, hem de fazlasıyla genişti ama Boleum belirgin bir bölgenin dışına hiç çıkmıyordu. Ne zaman bahçede vakit geçirsem onunla biraz oynamadan içeri dönmüyordum.

Şimdilik kimsenin haberi yoktu ama bu bahçeye bir tavşan kolonisi kurmayı planlıyordum.

Taehyung'un bana anlatmakta çekingen davrandığı işlerinin bağlandığı noktayı sonunda öğrenmem, buradaki ikinci haftamın sonunda olmuştu. Yine gece geç saatlerde geldiği odamızda, onun varlığı olmadan uyuyamayacak olmama rağmen uyuyor taklidi yapan bana kıyafetlerini gecelikleriyle değiştirip sarılmış, dudaklarını mührüme bastırarak titreyerek gözlerimi açmama sebep olmuştu.

Açıkçası, o günlerde ona birazcık kızgındım. Yeni mühürlenmiştik. Üstünden öyle aylar falan geçmemişti, yalnızca iki hafta olmuştu ve o benimle neredeyse hiç ilgilenmemişti. Bu yüzden gözlerimi açmama rağmen dudaklarımı büzerek sessiz kalmıştım o gece.

O ise sessizliğimi umursamadan dudaklarını boynumda sürükleyerek kulağımın arkasına getirmiş, benimle ilgilenemediği için tam istediğim özrü mırıldanmıştı. Tüm bu yoğunluğun sebebinin yakında tahta geçecek olması olduğunu da söylemişti. Zaten o böyle söylediğinde inadım kırılmış, başımı arkaya çevirip, "Gerçekten mi?" diye şaşkınlıkla mırıldanmadan edememiştim.

Dediği şey doğruydu. Buraya alışmaya çalışırken pek çok detayı görmezden geldiğim bir gerçekti ve yapılan hazırlıklarda bunların arasında geliyordu. Şu anki Kralın tahtı eşime devretmesine o geceden itibaren yalnızca üç gün vardı ve o üç gün, önceki iki haftadan bile daha yoğun geçmişti.

Şimdi ise buradaydık. Dışarıda geniş saray avlusuna toplanmış yüzlerce insanın uğultusu kulağımıza ulaşırken karşı karşıya duruyorduk.

contrarian omega and the prince alpha Where stories live. Discover now