35//Jung Sürüsündeki Problem ve Çözüm Önerileri

8K 1K 223
                                    

Günaydın👋🏻👋🏻

Bugün bir saat falan erkenciyim sanırım ekxnsknr

Finale doğru son düzlüğe yaklaşmamız, azıcık kalbimi kırıyor. Bittikten sonra nasıl bir boşluğa düşeceğim kim bilir...

Ama bunları düşünmek için erken! Çünkü tahminlerime göre daha en az on bölümümüz var :3

İyi okumalar dilerim~~~

............

Jeongguk

Önümüzde uzanıp giden, resmen kraliyet sofralarını aratmayan geniş bir sofra ve çeşit çeşit yemekler varken, yan yana ve karşı karşıya oturduğum bedenlerin arasında bağdaş kurmuş, kucağıma çektiğim tabağımdan çubuklarımla kendi yemeğimi yiyordum. Zaten çok fazla yemeye alışık olmayan bedenim, benim aksime bulduğu her et yemeğine gömülen Taehyung'un yanında oldukça sakin kalıyordu.

Küçüklük hocam, şu hayatta en çok saygı duyduğum insanlardan biri olan Lider Chin-ho tam çaprazımda oturuyordu. Sıra sıra dizilmiş, kendisine ait küçük sürüsündeki herkesin aynı anda akşam yemeği yediği bu alana girdiğimiz anda, bizi yanına çağırmış ve beni çaprazına oturtmuştu.

Karşımda sabah yaşananlardan ötürü hala yüzüne bakmaya çekindiğim Taehyung, yanımda ise üç gündür aç verdikleri azıcık yemek yüzünden aç kaldığı hakkında dakika başı söylenen ve sürü lideri olduğu gerçeğini unutmuş gibi lokmaları art arda ağzına atan Yoongi vardı. Gerçi, ona bakılırsa Taehyung da bir prens olduğunu unutmuş gibi duruyordu.

Gözlerim her ne kadar gözlerinden başka her yerde olsa da, birlikte olduğumuz her an hareketlerini takip ediyordum. Farkında yapmadan yaptığım bir eylemdi. Çukur tabağımdan aldığım bir başka haşlanmış sebzeyi ağzıma atıp çiğnemeye başlarken, bağdaş kurduğum pozisyonuma ve omega kurallarını umursamadan ağzımı sonuna kadar doldurmama rağmen, hala onlardan çok daha kibar olduğumu fark etmiştim. İkisi de kıtlıktan çıkmış gibi yiyordu.

"Bizim hatamız, çok acıkmış olmalısınız." Lider Chin-ho elindeki benimkine benzer tabağı yere serilmiş örtünün üstüne bırakırken gözlerini Taehyung ve Yoongi'den ayırmadan gülerek konuştuğunda, yemeğin acısından kızarıp şişmiş dudaklarıma dişlerimi geçirip başımı eğdim hafifçe. Geçmişte bana kılıç kullanmayı öğreten yegane kişi olduğundan olsa gerek, onun yanında hareketlerime ekstra dikkat ediyordum. Taehyung ve Yoongi'nin dolu ağızlarıyla başlarını ona çevirmeleri beni utandırmıştı.

Yoongi, ağzındaki et parçasını birkaç kez daha çiğnedikten sonra yuttu ve bilmiş bir tavırla elindeki kemikli et parçasını kaldırıp, "Esirlere, en azından yemek vermelisiniz. Bir asil olduğum için ben sizi bağışlıyorum ama başkaları yapmayabilir." demişti gözlerini kısarak. Kendi ağzımdaki lokmayı yutmadan önce, sanki şu anki konumunda bunu yapabilecekmiş gibi rahatlıkla konuşmasına gülmek istedim. Bu hareketim lokmamın neredeyse boğazımda kalmasıyla sonuçlanıyordu.

Ben yutkunduktan sonra birkaç defa öksürdüğümde, sabahtan beri benim gibi bakışlarını gözlerimle hiç buluşturmayan Taehyung telaşla olduğu yerde dikleşti. "Jeongguk, iyi misin?" Korkuya bulanan bakışları altında son bir kez daha öksürüp başımı salladım. Sonra ise metal bir bardağa doldurulmuş suya doğru uzanıp tamamen yutabilmek için büyük bir yudum aldım.

"Evet iyiyim. Yoongi o kadar içi boş iddialarda bulundu ki, gülmeye çalışırken neredeyse boğuluyordum." Göz ucuyla yanımda kaşlarını çatan ve sinirle elindeki etten bir başka ısırık alan Yoongi'ye baktım konuşurken. O sinir olmuştu söylediklerime ama Taehyung ve Lider Chin-ho gülmüştü. Taehyung gülümserken ağzında kalan son lokmasını yuttu ve gözlerini üstümden çekmedi.

contrarian omega and the prince alpha Where stories live. Discover now