43//"Sen olmadan her şey eksik ve renklerinden yoksun geliyor gözüme."

5.9K 1K 362
                                    

Günaydın👋🏻👋🏻

Hüzünlüyüm bölümün sonları ve başlık yüzünden...

Neyse, bu bölümü medyadaki şarkıyı dinlerken yazdım ve sanırım son kısımları yazarken ben de uyandırdığı hisler çok hoşuma gitti👉🏻👈🏻

Umarım beğenirsiniz. İyi okumalar dilerim~~

...........

   Jeongguk

   Ne zamandır sürdüğünü bilmediğim derin uykumdan yavaş yavaş ayılmaya başladığım sırada, hayal dünyamdaki kabuslardan sonra hissettiğim gerçek dünyaya dair ilk şey, alışıldık bir şekilde saçlarımda gezinen parmaklardı. Siyah tutamlarımın arasında belli belirsiz gezinen parmak uçları, bana yalnızca Taehyung'u anımsatmıştı. 

Tüm uykum boyunca huzursuz olsam da, uyanırken birinin parmakları saçlarımda hissetmek, bir anlığına sanki baş ucumdaki kişi Taehyung'muş gibi hissettirmişti. Onunla birlikte uyuduğumuz sabahlarda, benden önce uyandığı zamanlar uyanmam için böyle ufak dokunuşlar bıraktığı olurdu. 

Dokunuşlar tanıdıktı ve ben puslu zihnimde sebebini tam bilmesem de Taehyung'u çok özlediğimi biliyordum. Bu yüzden, açmaya direndiğim gözlerim hala kapalıyken, hafifçe yumruk yaptığım elimi kendime doğru çekmiş ve gülümsemiştim. 

Belli belirsiz bir gülümsemeydi. Hala neden yeni uyanmama rağmen çok yorgun hissettiğimi çözemiyordum, ya da neden içime çöreklenmiş bir hüzün olduğunu ama yanımdaki kişinin Taehyung olduğunu düşünüyordum. Bu yüzden gülümsemiştim.

Gülümsediğim zaman, saçlarımda dolanan parmaklar duraksadı. Gevşememe ve hissettiğim yorgunluk yüzünden yeniden uykuya dalmama bile sebep olabilecek kadar yumuşacık dokunuşlar duraksadığında, benim de zihnim kendine gelmeye başlamıştı. Derin uykumdan henüz uyandığım için kullanmayı doğru düzgün beceremediğim duyularım çalışmaya başladı ve çalıştıklarında, beni kocaman bir kaosa sürüklediler. 

Önce, saçımı okşayan parmakların eşiminkiler kadar yumuşak ve güzel hissettirmediğini fark ettim. uyku sersemliğiyle bunu fark etmem biraz uzun sürmüştü ama sonuçta fark etmiştim ve yüzümdeki gülümseme anında silinmişti. Kurumuş boğazımdan, zorlama bir fısıltıdan öteye gidemezken Taehyung'un ismi yükseldi. 

Bir çeşit kontrol seslenmesiydi aslında bu. Eğer yanımdaki kişi gerçekten Taehyung'sa, tam da şu anda yumuşacık dudaklarını yanağıma bastırması ve günaydın diye kulağıma fısıldaması gerekiyordu. Ama ne bir hareketlenme, ne de bir seslenme duydum. Bu da biraz daha ayılmama ve daha çok şüphelenmeme yol açtı. 

Yanımdaki kişi her kimse eşim değildi. Hala bayılmadan önce ne olduğu hakkında pek bir fikre sahip değildim, en azından şu anlık düşünmeyi reddediyordum. Tüm dikkatim, parmakları hala saçlarımda konaklayan tanımadığım bedenin üstündeydi. Eşimden başka herkes yabancıydı benim için ve bir yabancı bana dokunuyordu. 

Hem de uyurken. 

Kaşlarımı çatarak gözlerimi açmaya çalıştım. Başta biraz zor olmuştu ama kendime çektiğim elimde gözümü ovalamamdan sonra, başımda bir anda oluşan o korkunç ağrıya rağmen kullanmayı başarabilmiştim her şeyin açıklığa kavuşmasını sağlayacak olan yegane duyumu. 

Bulanık görüşümü umursamadan, gözlerimi kokusunu az da olsa yanımda hissettiğim bedene doğru kaldırdım. Kimi beklediğimi bilmiyordum ama gözlerimi açtığım anda parmaklarını saçlarımdan çekip yerinde dikleşen Prens Ming Yu'yu beklemediğim de kesindi. Kısa bir an, neyin içine düştüğüme anlam veremedim. Gözlerimi art arda kırpıştırdım ve uyandığımdan beri ilk defa, uykuya dalmadan önce neler olduğunu düşünmeye başladım.

contrarian omega and the prince alpha Where stories live. Discover now