50//Mühür

11.3K 1K 470
                                    

İyi geceler👋🏻👋🏻

Geçen bölümki geç gelebilir olayını sırf bugüne yetiştiremem diye söyledim ve bir de gecenin bu saatinde buralarda olacak mısınız merak ediyorum rlxmslmf

Neyse, hayatıma yazdığım ikinci smuttu. Tam 4300 kelime, ne halt yediğimi ben de bilmiyorum elxmlsmd kontol edebilecek kadar cesareti de hissetmiyorum kendimi, yazım yanlışı varsa görmezden gelin lütfen👉🏻👈🏻

İyi okumalar dilerim~~

..............

Taehyung

Babam ve diğer sürü liderleriyle birlikte yaptığımız, tahmin ettiğimden çok daha uzun ve yorucu geçen toplantıdan sonra, tek isteğim bir an önce Jeongguk'un yanına dönmekken annem tarafından durdurulmuştum. O saatlerce henüz hava yeni yeni kararıyordu ve annem bana bir çıkış yolu bırakmadan eşimin güvenli ellerde olduğunu söyleyip onunla ilgilenmem için beni odasına çekiştirmişti.

Haklıydı. Geri döndüğümden beri onunla doğru düzgün konuşma fırsatım olmamıştı. Bir kez daha onu geride bırakmak istemiyordum bu yüzden teklifini kabul edip hava tamamen kararana kadar onunla sohbet edip hasret gidermiştim. Fazla detaylara girmesek de pek çok şeyden konuşmuştuk. Tek bir şey dışında. Bana kesinlikle Jeongguk ile olan sohbetlerinden bahsetmemişti. Yalnızca gülümseyip durmuştu.

Her ne kadar tavırları ve bakışları garip hissetmeme sebep olsa da, nasıl olsa Jeongguk'tan öğrenirim diye üstelememiştim. Annemle baş başa geçirdiğim neredeyse iki saatlik bir zaman diliminden ve onun zoruyla pansumanımı değiştirmek için hekime görünmemden sonra, sonunda Jeongguk'un olduğu odama doğru ilerlerken, kendimi fazlasıyla yorgun hissediyordum.

Bir günün içine bu kadar çok şey sıkıştırmak, şüphesiz ki beni yormuştu ve tek isteğim bir an önce saatlerdir göremediğim yüzü görmek ve ona sarılmaktı.

Benim koridorumda nöbet tutan askerlere yepyeni bir alışkanlıkla başımı eğerek selam verdiğimde, eskiden abimin emirleri altında çalışan askerler kısa bir şaşkınlıkla duraksamış ancak daha sonra eğilerek selamımı karşılamışlardı. Onları arkamda bırakıp odamın kapısına doğru yönelirken iç çektim. Yoğun geçen tek günümün bugün olmayacağını fark etmiştim. Bu saraydan abime ölmüş olsa bile körü körüne bağlı olabilecek kişileri çıkartmam gerekiyordu.

Özellikle şu anda saray zindanlarından birinde olan General Woo Jin'den kurtulmalıydım. Abimin en yakınıydı ve öldüğünü öğrendikten sonra öylece duracak bir tip değildi.

Yine de, bu tip düşünceler için dinlenmem gereken bir gece uygun değildi. Kafamdaki krallıkla ilgili tüm düşünceleri ve yapılması gerekenler listesini, odamın kapısına açıp kendimi içeriye atarken zihnimde geri plana itmiştim.

Bakışlarım, bir zamanlar bir daha asla göremeyeceğimi düşündüğüm büyük alanda şöyle bir gezindi. Ben gittikten sonra hiçbir şeyi değiştirmediklerini görmekse hafifçe gülümsememe sebep oldu. Yalnızca, tek bir değişiklik vardı. Ben gelmeden önce ayaklarını yatağımdan sallandırırken kollarını iki yana uzatmış eşimdi. Kapıyı açtığımı duyunca yatağa yasladığı başını kaldırıp bana bakmış, hızlıca yattığı yerde doğrulup oturur pozisyona gelmişti.

Üstünde fark ettiğim anda içimin sıcacık olmasına sebep olacak şekilde benim geceliklerimden biri vardı ve annemin emin ellerde derken neyi kastettiğini şimdi anlıyordum. Kapıyı arkamdan kapatıp odada yalnızca ikimizin olmasını sağladıktan sonra, yavaş adımlarla mavi gözlerini üstümde gezdiren eşime doğru ilerledim.

Tam karşısında durup hafifçe eğilerek yüzüne yaklaştığımda hafifçe gülümsemiş, ellerini yanaklarıma sarıp dudaklarımızı benden önce birleştirmişti. Buradan sabah onu annemle yalnız bıraktığım için bana sinirli olmadığını mı çıkarmalıydım? Sanırım sohbetleri kafamda kurduğum senaryolardaki kadar kötü geçmemişti.

contrarian omega and the prince alpha Where stories live. Discover now