10.BÖLÜM : "Başkaldırı"

18.5K 968 78
                                    

_

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


_

"Bu elbise biraz şey olmamış mı?"

Murat'ın sorusuyla karargah binasının girişindeki boy aynasının önüne geçtim.

"Ne olmuş? Bence bir sorun yok."

Avuç içlerimi elbiseye sürterek düzelttikten sonra tekrar beni izleyen time döndüm. Davete gitmek için albayı bekliyorduk.

"Fazla güzelsiniz komutanım. Murat üsteğmenimin damarı tuttu yine."

"Batu..."

Murat, Batu'yu tehditvari bir şekilde uyarırken bu duruma gülmeden edemedim. Murat normalde böyle şeylere takılan bir adam değildi, ne ara bu hale geldiğini merak ediyordum. Mehmet ve Batu kendi aralarında, gülerek konuşmaya başlayınca Murat'ın sinir katsayısı daha da arttı. Aramızdaki en aklı selim insan Sergen'di ve böyle zamanlarda ortamı sakinleştirmeyi çok iyi biliyordu.

"Komutanım rahatlayın biraz. Kerem üsteğmenim yanında olacak nasılsa, biz de sürekli ortalardayız."

Murat başını aşağı eğip ağzının içinde bir şeyler geveledikten sonra tekrar bakışlarını bana döndürdü. Sergen'i, sadece başını sallayarak onaylamıştı.

Kerem ve ben davete bir çift olarak katılacaktık. Diğerlerini de, daveti düzenleyen organizasyonla anlaşıp garson olarak içeri sızdırmaya karar vermiştik. Murat ve Serhat yüzbaşı da arabada, üstümüzdeki dinleme cihazlarından operasyonu takip edeceklerdi.

Aslında tek planımız, plansız oluşumuzdu. Herhangi bir operasyon yürütmeyecek, sadece güvenliği sağlayacaktık. Elimizde kesin bir kanıt yoktu. Bu gece sorunsuz da bitebilirdi ama bir sabotaj da söz konusu olunca işimizi şansa bırakmamamız gerektiğinin bilincindeydik.

Murat hala karşımda gergin bekleyişini devam ettirirken albay ve Kerem merdivenlerde göründü. Albay da sivildi ama bizim kadar şık değildi. Kerem'in üstünde ise siyah bir takım elbise vardı. Elbisemin siyah oluşu bizi birbirimize tamamladı. Onu ilk defa takım elbiseyle görmenin beni heyecanlandırdığını fark ettim ama aynı zamanda da kendime anlam veremiyordum.

Merdivenden konuşarak inmeye devam ettikleri sırada Kerem'le, kısa bir anlığına göz göze geldik. Albaya bir şeyler anlatıyordu. Bana baktı, başını albaya çevirdi ve aynı anda tekrar bana baktı. Dudakları kıpırdamayı bıraktığında konuşmasını kestiğini fark ettim. O da en az benim kadar şaşırmıştı. Birkaç saniye sonra kendisini toparladı ve konuşmaya devam etti. Bakışları hala benim üzerimdeydi.

Yanımıza geldiklerinde albay "Hazır mısınız çocuklar?" diye sordu. Tek bir ağızdan hazır olduğumuzu söylerken Kerem hala beni izliyordu. Başka birisi olsa bundan rahatsızlık duyabilirdim ama anlamadığım bir şekilde, Kerem'in gözleri bana huzur veriyordu.

"Ne yapacağınızı biliyorsunuz. Herhangi bir tehlike olmadan harekete geçmek yok." Albay herkese sırayla baktıktan sonra bende sabit kaldı. "Anlaşıldı mı?"

Pİ (Aşkı 3 alınız!)Where stories live. Discover now