17.BÖLÜM : "Papatya Kokusu"

16.1K 844 55
                                    

Herkese merhaba. 6 şubatta yaşadığımız depremde ailesini ve yakınlarını kaybeden herkese baş sağlığı diliyorum. Depremi birinci derece yaşayan ve ikinci derecen etkilenen hepimize geçmiş olsun. Bu süreçte bölüm paylaşmak içimden gelmedi ancak etrafıma baktığımda hepimiz zaten bozuk olan ruh halimizin daha da kötü duruma gelişinden yakınmaya başladık. Bugünden itibaren biraz kafamız dağılsın ve bir nebzede olsa hayatımıza devam edebilelim diye bölüm paylaşmaya devam edeceğim. Bölüm yayınlamayınca beni de merak edip mesaj atanlarınız olmuş. Ben iyiyim canlarım, Ankara'da yaşıyorum ama 99 Gölcük depremini yaşamış biri olarak takdir edersiniz ki biraz fazla etkilendim. Ancak biliyorum ki bir şekilde devam etmemiz gerekiyor. O yüzden hadi gelin yeni bölümlerimizle kafamızı dağıtıp yorumlarda sohbet edelim.

Küçük bir not olarak, kitabı önceden okuyanlar bilir Pİ biraz karanlık bir kitap, özellikle bu bölümleri. O yüzden psikolojik olarak etkileneceğini düşünen varsa baştan uyarmak istedim.

Umarım hepiniz iyisinizdir...

Umarım hepiniz iyisinizdir

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

_

14 Mart 1995.

Herhangi bir yılın herhangi bir ayı ve herhangi bir ayın herhangi bir ikinci salısı olabilirmiş o gün doğmasaymışım. Nüfus müdürlüğünde küçük bir kız için yeni bir kayıt açılırken kimse yirmi altı sene sonrasını düşünmez aslında. Hayatta olan varlığımın ispatının kaydını açan nüfüs memurunun, yirmi altı yıl sonra başımdaki silahın soğuk metalini, elindeki kalemle pembe nüfus cüzdanımı doldururken tahmin etmesini de kimse bekleyemez zaten. Karşısında, bebeğinin doğum belgesiyle memurun nüfus cüzdanını doldurmasını bekleyen babanın meslek hayatının katilinin hayattaki varlığını kanıtladığını bilemez ya da. O sadece görevini yapıyordur.

14 Mart 1995.

İnsanlar hayata bir kere gelir ama üç kere doğarlarmış. İlki annemizin rahminden ayrıldığımız an olurken onu ikinci sırada on sekiz yaşında yaptığımız tercihlerimiz takip ediyormuş. Üçüncü sırada ise kırklarımızda yapılan hatalarla yeniden doğduğumuzu söyleseler de bunun, bazı hayatlar için pek mümkün olmadığını anlamak için bilmem kaç milyar insanın hepsini tanımaya gerek yoktu ama üçüncü doğumun doğruluğunun ispatı için babama bakmak yeterliydi. Kırklarının son basamağındaydı son doğumunu gerçekleştirirken.

Emekli albay Halil Kılıç...

"Herkes asker olarak doğar. Tüm sır kimin bunu meslek olarak yapmak istemesinde gizlidir." derdi babam hep. Murat askeri liseye gitmek istediğini söylediği gün babam onu, sadece misafirler için kullandığımız salona götürmüş ve uzun bir konuşma yapmışlardı.

Mesleğine aşık bir adamdı babam. Onun mesleğinin katiliydim ben.

"Bırak o silahı!" dedi düz bir sesle emekli albay Halil Kılıç. Silahı hemen bırakmazsa onu öldüreceğini gizli gizli fısıldamıştı sanki dünyaya.

Pİ (Aşkı 3 alınız!)Where stories live. Discover now