12.BÖLÜM : "Kanlı Takip"

17.7K 937 86
                                    

_

Yaşıyorum.

Hayatta kalmak, bu dünyadaki en büyük başarım değil ama savaşımın başlangıcı.

Eksiğim.

Hep bir şeyler yarım gibi, bazı şeyler yok olmuş sanki. Mimarı benim biliyorum ama sebebi asla değilim.

Eksik yanlarımın geçmişte bıraktığım Mine'de kaldığına eminim. Kerem'in tanışmak istediği Mine'de...

O gece, tanımak istediğini söylediğinden beri, zihnimi meşgul eden bir soru bu.

Beni tüm gerçekliğimle tanısaydı eğer ne düşünürdü?

Bu cevabın benim için neden bu kadar önemli olduğunu bilmiyorum ama bu durum bir tarafıyla beni korkutmuyor değil.

Gerçekler çiçek bahçelerinde büyümez.

O gecenin üstünden dört gün geçti. Bir kere bile karargahtan ayrılmadım. Bulabildiğim nöbetleri tutuyor, bulamadığım gecelerde ise odamdaki yatakta sabahlıyordum. Eve gitmek demek Kerem'le karşılaşmak demekti ve ben ondan değil ama merak ettiği soruların cevaplarından kaçıyordum.

Bu gece de aradığım nöbeti bulamamış bir halde karargahın bahçesindeki bankta kendime bir yer bulup oturdum. Nöbet Serhat yüzbaşıdaydı ve bana vermeyeceğini bildiğim için sormamıştım bile Önümde dumanı tüten bir kahve vardı ama bu aralar kahvelerim hep soğumaya mahkum kalmıştı.

"Evsiz mi kaldın teğmenim?"

Bankın yanında Serhat yüzbaşıyı gördüğümde hızla ayağa kalkıp hazır ol duruşuna geçtim ama o "Rahat!" diyerek oturttu beni. Karşımdaki banka da o oturdu.

"Sen neden eve gitmiyorsun?"

Parmağım karton bardağın kenarlarını gezintiye çıktı. "Burada işlerim vardı komutanım."

"Dört gündür ne işin var Mine?"

Ben vermek için bir cevap ararken Serhat yüzbaşı aslında söylemekten korktuğum kelimeleri bir araya getirmişti bile.

"Zihninle yalnız kalmaktan korkuyorsun değil mi?"

Serhat yüzbaşının dikkatinden kaçamayacağımı bildiğim için başımı belli belirsiz aşağı yukarı salladım. Onu tanıdığım bu kısa zamanda bana Murat'tan farkı davranmamış, kendisini her zaman için komutanım olmaktan çok ağabeyim olmaya adamıştı sanki. Herkesten daha yakındı bana, hatta bazen Murat'tan bile daha iyi hissediyordum onunla konuşurken.

"Niye geldin Mine? Tek kelimene bakardı görevi kabul etmemen."

"Yapamazdım. Her şeyden önce vatan görevi sonra kendime ödemem gereken bir borcum var."

Histerik bir tebessümle başını sağa sola salladı. "Ya daha zararlı çıkar da kendine olan borçlarını büyütürsen, o zaman ne olacak?"

Bu olması mümkün olan bir ihtimaldi ama kesinlikle durmam için bir neden olamazdı.

"O borcu ne zaman ya da ne kadar büyük olursa olsun kapatacağım komutanım."

"Murat geleceğini ilk söylediğinde ona çok kızmıştım. Nasıl bir ağabey kardeşine bunu yapabilir diye düşünüyordum sürekli ama şimdi görüyorum ki belki de seni çağırmakla iyi yapmış. Tek başına hareket etmendense en azından şimdi bizim yanımızdasın."

"Bir gün bunu yapacağımı biliyordu. Başlarda ona ben de kızmıştım ama o sadece beni güvende tutmaya çalışıyor. Her ne yapacaksam yanındayken yapmamı istediğini fark ettiğimden beri onu anlamaya çalışıyorum."

Pİ (Aşkı 3 alınız!)Место, где живут истории. Откройте их для себя